FENERBAHÇE

Salih Uçan’dan Fenerbahçe itirafı

Fenerbahçe'nin İsviçre takımlarından Sion'a kiraladığı genç orta saha oyuncusu Salih Uçan, kariyeriyle ilgili çok özel açıklamalar yaptı. Uçan, Roma'da yaşadığı günleri anlatırken neden İtalya'da tutunamadığını anlattı

Salih Uçan’dan Fenerbahçe itirafı

Fenerbahçe'nin büyük umutlar beslediği ancak bir türlü takıma monte edemediği Salih Uçan, kariyerini Sion'da sürdürüyor. İki yıllık Roma macerasının ardından sarı-lacivertli takıma geri dönen ancak istediği süreyi bulamayan genç yıldız, bu sezon da fazla şans yakalayamayacağını görünce soluğu İsviçre'de almıştı…

Yeteneğine ve kendisine güvenen, “Çalışıyorum ama şans verilmesi gerek” diyen genç futbolcu bunu ispat etmek için yeni bir maceraya yelken açtı. Sion'da takımının en etkili ismi olan Salih golleri ve asistleriyle dikkat çekiyor.

Milliyet Gazetesi’nden Senad Ok’a konuşan genç futbolcu çok özel açıklamalar yaptı. İşte Salih Uçan’ın bilinmeyenleri…

HAYATI ÖĞRENDİM : “Avrupa'da oynamak benim için güzel bir şanstı. İtalya ve şimdi de İsviçre'deyim. Hem futbol hem de yaşam farklı. Yalnız yaşayınca, hayatın gerçeklerini daha çok öğreniyorsun. Çünkü ailen, arkadaşların yanında olunca yardım alıyorsun. Yalnız kalınca bütün işleri kendin halletmeye başlıyorsun. Sabah kendin kahvaltını hazırlıyorsun, yıkıyorsun. Hayatı öğreniyorsun, Bütün işlerini bireysel yapıyorsun. Avrupa'da çok fazla kural var. Çöple ilgili mesela. Her çöpün kendi günü ve saati var mesela. Karton, cam, diğer atıklar. Bunları yapıyorsun. Oradaki yaşama adapte olmaya başlıyorsun. Kendi ayakların üzerinde durmayı öğreniyorsun. İnsan kendini daha güçlü hissediyor. Kimseye muhtaç olmuyorsun. Ben bir bireyim ve kendi kendime yaşıyorum artık. Bu çok önemli.”

VERİYORLAR ADRESİ… : “Roma'da 15 yıldır İtalya'da yaşayan Murat ağabey yardımcı olmuştu bana. İlk 5-6 ay benimle beraberdi. Üç ay da antrenmana gelip gitti. Çünkü hoca sadece İtalyanca konuşuyordu. Altıncı ayımın sonunda İtalyanca konuşmaya başladım. İkinci sene tamamen yalnızdım. Kendi başına olunca hayatı anlıyorsun. Zorlukları kendi başına aşıyorsun. Bu insanı çok geliştiriyor. Bizim burada başımıza bir iş gelince doktoru arıyorsun. Masörü çağırıyorsun. Orada kendi başına doktora gidiyorsun. Sakatlanınca masörle beraber gidiyorsun hastaneye. Roma veya Sion'da veriyorlar adresi gidiyorsun hastaneye. Bekliyorsun dışarıda sonuçların gelmesini. Sonucunu alıyorsun. Doktora götürüyorsun. Her şeyiyle kendin uğraşıyorsun.

Fenerbahçe'de malzemeni atıyorsun sepete, ayakkabını bırakıyorsun. Malzemeci abilerimiz temizliyor. Eşyalar yıkanıyor, yerine asılıyor. İtalya'da ve Sion'da böyle değil. Ayakkabını kendin temizliyorsun. Filenin içine eşyalarını atıyorsun. O yıkanıyor. Sonra o fileyi getiriyorlar ve kendin asıyorsun malzemeni. İtalya'ya gittiğimde oturma iznim bir hafta içinde çıktı. Sion'dan ise 2.5 ayda çıktı. ‘Biraz fazla değil mi?' diye sordum. ‘Salih, burada futbol o kadar önemli değil' cevabını verdiler. Sıraya giriyorsun. Sıra ne zaman geliyorsa o zaman alıyorsun.”

KİMSE BİLMİYOR : “Roma'daki hayatımı kimse bilmiyor. İnsanlar şöyle düşünüyor. Salih gitti ve Roma'da oynayamadı. Takımı sayayım. De Rossi, yedek kalıyordu. Keita oynuyordu. Pjanic oynuyor. Nainggolan oynuyor. İkinci yedek Strootman, Hollanda'nın kaptanı. Artı Totti yedek. Totti'nin yönetim katında özel odası var. O bile yedek olunca skor ne olursa olsun oyuna giriyor. Çünkü taraftar Totti'yi sahada görmek istiyor. Bu durum benim için ekstra bir dezavantaj oldu. Bir, iki, üç maç oynamıyorsun. Dördüncü maç oynuyorsun. Antrenmanda kasığım yırtıldı. 50 gün idmana çıkamadım. Tam da oynamaya başlamıştım. Orada da takım çok iyi gitti. İkinci dönem Cesena maçında en iyi oyuncu seçildim. O maçta Pjanic oynamadı. Sakattı. Bir sonraki maç ise hoca beni kesip Pjanic'i oynattı. İyi oynamışım. Hoca şans verse çark benim için dönmeye başlayacak. Roma'nın Pjanic'i oynatıp satmak gibi bir düşüncesi vardı. Öyle de olunca mental olarak düşürüyor bu durum.”

GİT ARTIK PJANİC : “İkinci senemde Sportif Direktör Sabatini benimle konuştu; ‘Sen benim için projesin. Pjanic'i oynatacağım. Onu satıp seni oraya monte edeceğim' dedi. Devre arası oldu Pjanic'i Manchester istedi, gitmedi. Ben de gitsin diye uğraşıyorum. Sonra PSG istedi. Hadi git falan filan… (Gülüyor) 45 milyon euro verdiler. Oraya da gitmedi. Kupadan elendik orada da oynayamadım. İnsanlar bunları bilmiyor. Yüzeysel olarak bakıp ‘Oynamıyor, kendine bakmıyor, geziyor' diyorlar.

Benim Roma'daki hayatımı bilmeyenler, oynamayınca ezbere yorum yapıyor. Ben 10 maç yaptım hepsi çok iyi. Süre aldığım her dakika çok iyi. Benden çok memnunlardı. Sonra oynamayınca, kiralık İtalya'da başka bir takıma gitmek isteyince Aziz Başkan ‘O zaman Salih geri dönsün' dedi. Başka bir takıma izin vermedi. Roma da benim İtalya dışına çıkmamı istemiyordu. Gelişimimi İtalya'da gerçekleştirmemi istiyordu. İsteyenler de vardı beni ama olmadı. İkinci senenin sonunda ben Fenerbahçe'ye döndüm, Pjanic de Juventus'a gitti. Benim gitmemi bekledi (Gülüyor)… Ben az maç oynadım ama bulduğum her şansta da iyi oynadım…”

YANLIŞ YAPTIM : “Kendimi eleştirdiğim nokta şu; Roma'dan kiralık gitmeliydim. Daha fazla forma şansı bulurum diye düşündüm. Orada yanlış yaptım. Tesise en erken Totti geliyordu. Sonra ben. Benim çalışma konusunda hiçbir sıkıntım yok. Çok çalışmak ile bir şey olmuyor. Ben buradan sonra antrenmana gideceğim mesela. Çalışma, çalışma, çalışma.. O şansın sana gelmesi gerekiyor. Ve o şansın sana yaratılması gerekiyor. Çok çalışarak bir şey alamıyorsun yani. Çalışma konusunda gönlüm çok rahat..”

Fenerbahçe yönetiminden 1 milyonluk jest!

Patla patla da… : İnsanların sizden beklediği patlama öyle kolay değil. Türkiye'deki ortamda insan geriliyor. Sizden çok şey bekleniyor. Bunun için sabır gerek. Öncelikle oynamalısınız. Ne zaman rahatlıyorsun o zaman işler iyi gitmeye başlıyor. Özgüven geliyor…

“Sion'da rahatlık geldi. Burada (Türkiye'de) streslisin. İnsanlar çok güvenmiş sana. İki seneyi Roma'da kayıp olarak görüyorlar. Artık patla… Patla patla da bu patlama bir anda olmuyor yani. Benim oynadığım her maç patlamam lazım. Öyle bir ortam var. Her maç gol atacağım, asist yapacağım. Ya bu şans işi biraz da. Sion'da ilk başta birşey yok. 5-6. maçtan sonra gol ve asistler geldi. Her maç asist yapmaya başladım. Sahadaki duruşun, oynayışın sana bir rahatlık kazandırıyor. Ne zaman rahatlıyorsun o zaman işler iyi gitmeye başlıyor. Özgüven geliyor. Oynayınca oluyor. Herkese söylüyorum. Oynayınca herkes görecek. Buradaki ortamda insan geriliyor. Çok şey bekleniyor. Bunun için sabır gerek. Oynayacaksın. Zaman gerek. Burada o sabır gençlere yok.”

“Bazen haksızlığa düşüldüğünde küsülebiliyor. Benim de küstüğüm anlar oluyor. Olmaması mümkün değil. Sen bir yere kadar getirirsin, iyi oynarsın. Ersun hoca ile konuşuyorum; ‘İyi hissediyorum. Oynarım' falan diyorum. O da ‘Çok az kaldı' diyor. İlk 11'imi 28. hafta oynadım. Bu işi nasıl çevireceğim kendime. Şimdi Sion'da iyi bir ivme yakaladım. Ben kiralığım. Fenerbahçe ile 1 yıl daha kontratım var. Kalan maçların hepsinde oynamak, gol atmak, çift haneli asist yapmak gibi bir hedef koydum kendime. Ya Avrupa'dan başka bir çözüm bulunur ya da Fenerbahçe'ye sağlam dönerim. Yeter ki oynayayım. Oynayan Salih ‘var'…

‘Seni oynatmam' : Ersun hoca ile oturup konuştuk; ‘Orta sahada Mehmet Topal, Cristian, Selçuk, Holmen, Emre, Meireles, Alper ve sen. Seni bunların arasında oynatmam zor' dedi. ‘Niye zor olsun hocam? Ben geçen sene oynuyordum' dedim. ‘Seni sezon başında görmedim. Kafamda takımı oluşturdum”' karşılığını verdi.

“Buca'daki Salih; oynayan Salih ve rekor transfere gitti. Fenerbahçe'nin birinci sezonundaki Salih; devre arasına kadar oynadığım maç sayısı 1-2. Kimse Salih demiyor. İkinci yarı oynamışım 25 maç. Ne oldu? Yıldız Salih oldu… Oynayan bir Salih varsa goller, asistler de var. Demek ki oynayınca Salih oluyor. Çok basit. Aykut hoca öyle yapmadı. Üzerimde durdu, şans verdi. Ben de değerlendirdim. Ardından Aykut hoca gitti. Yerine Ersun Yanal geldi. O sezon başı önce U19, sonra U20 Milli Takımlarına gittim. Hazırlık kampını kaçırdım. Sadece dört gün tatil yaptım. O sırada F.Bahçe kadrosu oluşmuştu bile… Ersun hoca ile oturup konuştuk; ‘Orta sahada Mehmet Topal, Cristian, Selçuk, Holmen, Emre, Meireles, Alper ve sen. Seni bunların arasında oynatmam zor' dedi. ‘Niye zor olsun hocam? Ben geçen sene oynuyordum' dedim. ‘Yaptığım maçlar belli' dedim… ‘Seni sezon başında görmedim. Kafamda takımı oluşturdum. Zaman geçtikçe çalışmana bağlı karar vereceğiz' dedi. 5 dakika oynuyorum, oynamıyorum. Böyle olunca insanlar da ‘Salih oynamıyorsa çalışmıyor' demeye başladı. Ben neden çalışmayayım? 40 gün önce yaptıklarım belliydi. Birden olumsuz haberler patlamaya başladı. O zaman takım çok iyi gitti, şampiyon oldu. O dönem çok şey kaybettim…”

Sampdoria 8 milyon euro verdi : “Sion'da oynuyorum ve mutluyum. Benim oynamam lazım. Oynayan Salih, Buca'da ve Fenerbahçe'de iyi Salih. Ne zaman oynamamaya başladım. Benim için herşey kötü gitmeye başladı. Medya etkiliyor. İnsanlar artık olmayacak gibi düşünüyor. Geçen sene bir başladık. Takım kötü oynuyordu. Pereira, ‘Ben sana güveniyorum' dedi. Her hazırlık maçında oynadım. Monaco maçını oynadım, ikinci günün sabahı 8 milyon euro transfer teklifi geldi Sampdoria'dan. Aziz Başkan, ‘Salih'i yollamayacağız' dedi. Çok farklı gelişebilirdi herşey. Monaco'ya elendik, Advocaat geldi. Başakşehir maçını kaybettik, kesti beni. Avrupa maçında kötü oynuyorduk. 45 dakika sonra çıkardı. Geçmiş olsun… Ondan sonra oynatmadı. Orada kötü gidişin faturası bana kesildi. Benim için kötü oldu.”

Giuliano da gelince… : “Sezon başında Aykut hoca şöyle söylemişti; ‘Oynayan bir grup ile oynamayan bir grup var. Bir grup 20-25 maç, bir grup 40-45 maç yapmış. Takımı oynayan takım üzerinden düzenleyeceğim.' Sezona başladık Ozan, M.Topal, Souza, Alper, Mehmet Ekici ve bir de ben varım. Bir oyuncu transferi geliyorsa önceliği oluyor zaten… Bize de Elif Elmas ve Giuliano geldi. Orta saha kalabalıklaştı. Giuliano haberi gelince ‘Bir takım bulalım' dedim. Sion teklif yapınca ‘Ülke falan farketmez' dedim. Sportif direktör ve hoca İtalyandı. Dil problemi yoktu. Beni daha önceden biliyorlardı. Hemen gittim… Avrupa'da oynamak benim için daha rahat ve keyifli. Daha huzurlu ve rahatsın. Burada hiç gazete okumuyordum. İnternete de bakmasan sağdan soldan kulağına bir şeyler geliyor. Orada insanlar bunlarla uğraşmıyor. Avrupa'daki hayatım, olgunlaşmama katkı sağladı.”

Yorumlar
TREND HABERLER