FUTBOL

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran spor olaylarını değerlendir

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi - Sayfa 1

Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran spor olaylarını okuyucularına değerlendirdi. Özge AYDIN /SABAHSPOR.COM

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi - Sayfa 2

Uluç; Türkiye Futbol Federasyonu'nun cevap vermesi gereken soru bu; devre arasında soyunma odasına giden hakemle ev sahibi kulübün başkanı nasıl konuşur? Bu birinci değil, beşinci değil... Fenerbahçe'nin Saraçoğlu'nda oynadığı her maçta Aziz Yıldırım babasının evine dalar gibi soyunma odasına dalıyor, dalabilir akreditasyonu var. Ama hakemin yolunu kesmesi, hakemle konuşması yasak. Yani bırak serzenişte bulunmasını ya da tehdit etmesini (ki ilk haberler öyle geldi; 'Affetmem sizi') Aziz Yıldırım'ın nasıl konuştuğunu bütün Türkiye biliyor. Onun serzeniş dediği üslubunun da ne olduğunu da biliyor. Kaldı ki geçin bunların hepsini. 'Hakem bey, harika yönettiniz birinci yarıyı. İkinci yarıda da böyle ol' demesi dahi suç. Hakemi etkileyen ev sahibi kulübün başkanı ve o başkanın ne kadar etkili olduğunu Türkiye'de, federasyon nezdinde, teşkilat nezdinde hatta hükümet nezdinde ne kadar etkili olduğunu bütün Türkiye biliyor. Manalı manalı gülse bile hakem etkisinde kalır.

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi - Sayfa 3

Fenerbahçe, Bursaspor karşısında 1-0 yenik düştüğü maçta 4-1 kazanmasını bildi. Bursaspor Genel Menajeri Süha Sidal, mücadele sonu F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın devre arası hakemleri tehdit ettiğini öne sürdü. Fenerbahçe ise Yıldırım'ın sadece sitemde bulunduğunu ifade etti. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye Futbol Federasyonu'nun cevap vermesi gereken soru bu; devre arasında soyunma odasına giden hakemle ev sahibi kulübün başkanı nasıl konuşur? Bu birinci değil, beşinci değil... Fenerbahçe'nin Saraçoğlu'nda oynadığı her maçta Aziz Yıldırım babasının evine dalar gibi soyunma odasına dalıyor, dalabilir akreditasyonu var. Ama hakemin yolunu kesmesi, hakemle konuşması yasak. Yani bırak serzenişte bulunmasını ya da tehdit etmesini (ki ilk haberler öyle geldi; 'Affetmem sizi') Aziz Yıldırım'ın nasıl konuştuğunu bütün Türkiye biliyor. Onun serzeniş dediği üslubunun da ne olduğunu da biliyor. Kaldı ki geçin bunların hepsini. 'Hakem bey, harika yönettiniz birinci yarıyı. İkinci yarıda da böyle ol' demesi dahi suç. Hakemi etkileyen ev sahibi kulübün başkanı ve o başkanın ne kadar etkili olduğunu Türkiye'de, federasyon nezdinde, teşkilat nezdinde hatta hükümet nezdinde ne kadar etkili olduğunu bütün Türkiye biliyor. Manalı manalı gülse bile hakem etkisinde kalır. Nitekim hakemlerin ne biçim etkide kaldıklarını ikinci yarıda gördük. Yani, Maraton'da oturduğundan beri hakemlerin ve federasyonun koruyucu meleği gibi konuşan Marcus Merk maçın kırılma noktası olan gol için 'Hem faul hem ofsayt. İki ihlal birden var' dedi. Şimdi sabaha kadar da tartışılır. Ben çok tartışılmayacak bir soru sormak istiyorum 'Maç 1-1 iken ayni golü Bursaspor atsaydı ve de yan hakem santraya koşmasaydı yerinde kalsaydı o 'Ben golü verdim' diye ortaya çıkan orta hakem ayni kararı verebilir miydi?' İmkan, ihtimal var mıydı vermesine? Bursaspor olsaydı eğer o hakem Sow kaleciye faul yaptı diye ikinci golü de vermezdi. Sadece 2-1 yapan golü değil, 3-1 yapan golü de vermezdi. Neden? Çünkü onlar Fenerbahçe Stadı'nda Saraçoğlu'nda baskı altında oynuyorlar. Baskının kaynağı da seyirci değil. Hakem seyirciden korkmaz. Baskının kaynağı Aziz Yıldırım ve Aziz Yıldırım'ın hakemler tarafından gayet iyi bilinen ve değerlendirilen gücü. Bu ülkede hakemlik yapmaya devam etmek istiyorsan, her maçta 1500 lirayı cebin atmak istiyorsan, iyi bir memur maaşını 90 dakikada kazanmak istiyorsan Aziz Yıldırım'ı hoş göreceksin arkadaş! Kural bu. Meireles'in ikinci golü tartışılıyor. Ofsayt mı, değil mi? Kural 'Eğer golü vereceksen önce yan hakemine bakacaksın ondan sonra düdüğü çalacaksın.' Ama hakem önce golü verdi sonra yan hakeme baktı. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Açık şey şu, yan hakem ofsayttan ya da faulden herhangi birinden emin olsa ikisinde de bayrağı ile işaret eder. Ofsayt ile bayrağı önce çeker sonra ofsaydın olduğu yeri gösterir. Faul ise eğer bayrağı elinde havada sallayarak ihlal olduğunu hakeme duyurur ve koşmaz. Şimdi ihlal varsa hakem ne olacak? Yerinde duracak. İhlal yoksa santraya koşacak. Şimdi diyorlar ki 'Madem yan hakem ihlal var diyordu, santraya koşmuyordu o zaman niye bayrağı çekmedi?' Orada gözlerden kaçan (bazıları fark etti sonra) yan hakem koşmuyor ama orta hakemi yanına çağırıyor. 'Orta hakem ile konuşmamız lazım.' Ne konuştuklarını bilmiyoruz ama bayrak çekmeyen bir yan hakem orta hakemi niye konuşmak için yanına çağırıyor?

Hıncal Uluç ile haftanın gündemi - Sayfa 4

Pozisyonu göremediği için. 'Benim göremediğim bir pozisyon var, siz gördünüz mü hakem bey?' Göremediği pozisyon, Sow topa vurdu mu, vurmadı mı? Topa Sow vurduysa o vurduktan sonra Meireles ofsayt. İlk vuruş anında Meireles ofsaytta değil, geriden çıkıyor ama Sow topa vurduğu anda Meireles, Sow'un önünde. Sow topa vurduysa Meireles ofsayt, Sow topa vurmadıysa ofsayt değil. 1. yan hakemin görmediği Sow topa dokunda mu dokunmadı mı? 2. yan hakemin görmediği Sow kaleciye dokundu mu dokunmadı mı? Sow kaleciye dokunmadı, Meireles golü attı ama bu arada Sow kaleciye dokunduysa altı pasın içinde kaleciye dokunma hakkı yok, faul. Yani diyor ki Sow topa ya da kaleciye dokunduysa gol nizami değil, Sow bunların hiçbirine dokunmadıysa gol geçerli. Ben göremedim. Sow'un kafasıyla topa (çünkü önünde kaleci var) ya da keleciye dokunduğunu göremedim. Siz karşıda duruyordunuz siz karşıdaydınız, siz gördünüz, kararı da siz verdiniz.' Yani bayrağı kaldırmadan hakemi çağırmasının sebebi o. Şimdi akşam da Maraton'da Marcus Merk 'Hem ofsayt hem fauldü' dedi. Şimdi benim söylediğim şeydi bu aynı hakem aynı pozisyonda ve aynı durumda 1-1 iken golü Bursa atsaydı verir miydi? Adımı bildiğim gibi biliyorum ki vermezdi, veremezdi. Verseydi hakemliğinin biteceğini bilirdi. Hani devre arasında Aziz Yıldırım sitem etmiş ya hakeme! Zaten sahaya çıktığı andan itibaren hakem Saraçoğlu'nda, maçlar iki türlü yönetiliyor. Hep iddia ediyorum; Diğer statlardaki maçlar bir de Saraçoğlu'ndaki maçlar. Saraçoğlu'ndaki maçlarda bütün hakemler Fenerbahçeli çıkıyorlar. Cüneyt Çakır en başta! Maçın ilk devresinde Musa Çağıran'a bir sarı kart gösterdi. Önünde koşan Fenerbahçeli futbolcuyu arkadan parmaklarının ucuyla ittiği için. Tek temas bu! Hiç itirazım yok. Koşan adamı ittin mi bunun adı sarı karttır. Ben başından beri diyorum ki 40 bininci defa, bir kere daha söylüyorum; Akıllı hakem gösterdiği kart ve düdükte hata yapmaz! Takım tutmak istiyorsa çalmadığı düdükte ve göstermediği kartta yapar. Maraton programında gördük, güya onlar da tarafsız yayın yapıyorlar ya! Musa Çağıran'a verilen kartı gösterecekler, Marcus Merk'e soracaklar 'Ne diyorsun' diye? 'Haklı' diyecek Marcus Merk. Ben de öyle diyorum. Ama arkadan maçı çeviren adam Meireles'in arkadan bel kündesi atıyor önünde koşan adam. eliyle itme değil, bel kündesi atıyor adam! Sonra da devam! Arka arkaya 10 dakika içinde bu iki pozisyon. Hakemin kafasında Saraçoğlu'nda maç yönettiği var! Marcus Merk diyor ki 'hem faul var hem de ofsayt ama ben bunu hakemin kasten yaptığını düşünmüyorum! Zor pozisyon çünkü süzmesi zor' diyor. Ama ben kasten yaptığını düşünüyorum. Çünkü Musa'ya kartı hemen çıkardı hemen. Onun on misli ağırını yapan Meireles'e kart çıkaramadı. Meireles daha sonra yine bir bel kündesi atınca kartı verdi. O kart ikinci sarıdan kırmızı olurdu. Ama her Fenerbahçe maçında Saraçoğlu'nda birilerinin kırmızı kartı çıkmıyor, ikinci sarıdan. O zaman ben Türkiye'deki hakemlere inanmıyorum. Aziz Yıldırım sitem etmiş. Ne demek sitem etmek? Devre arasında soyunma odasına giden hakemin önüne çıkma hakkı var mı bir kulüp başkanının? Ama böyle Yıldırım Demirören gibi bir Federasyon Başkanı olursa! Burnuna kadar belada başı, herkese göz yumacak. Hele Aziz Yıldırım'a. Fenerbahçe şampiyon olursa Türkiye'de en çok sevinecek adam Yıldırım Demirören, ben size söyleyeyim. Beşiktaş'ı batırdı. Beşiktaş'ın kapısından girecek hali yok. Galatasaray yüzüne bakmıyor. Adamın tek güvencesi Fenerbahçe. Aziz Yıldırım arkasında durursa Federasyon Başkanlığı'nda kalır. Aziz desteğini çekerse düşer. Bunu bildiği için de Fenerbahçe için elinden geleni yapıyor.