Fenerbahçe Galatasaray maçı için yazarlar ne dedi?
Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan Süper Kupa maçı sonrası spor yazarları ne yorum yaptı?
Türkiye'nin önde gelen spor yazarları Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan Süper Kupa mücadelesini değerlendirdi.
Galatasaray sıkıntılı (Osman Şenher) Süper Kupa’yı Fenerbahçe penaltılarla da olsa hak etti. Oyunun 120 dakikasına baktığımız zaman daha çok pozisyona giren, kanatları iyi kullanan ve orta sahada iyi top çeviren hep Fenerbahçe idi. Prandelli, Türk futbolunu daha tanımıyor. Futbolcularının gerçek performansını böyle oyunlar oynadıkça öğrenecek. Muslera gerçekten büyük bir kaleci. Maçın uzamasına, penaltılara kalmasını sağlayan o idi. Önündeki defans ise evlere şenlik. Semih’in daha dengeli olması lazım. Chedjou vücudunu nasıl kullanıyorsa, Semih de öyle kullanmalı. Kendini geliştiremezse Galatasaray her takıma pozisyon verir. Galatasaray Yönetimi, “Yabancı stoper alacağız” diyor. Sakın Chedjou’yu gönderip yabancı stoper almayın. Gayet başarılı. Dün gece de Melo ile Muslera’dan sonra iyilerdendi. Sol bek Telles, defansif anlamda çok başarısız. Arkasına çok rahat adam kaçırıyor. Hücum yönü iyi, defansif kısmı zayıf. Karabük’ten Trabzon’a giden İshak Doğan orada olsa Telles’ten daha başarılı olur. Veysel, sağ kanadın bütününü kullanıyor. Dün neredeyse 20 kere çizgiden hücuma çıktı. Yaptığı ortalar ise başarısızdı. Ama defansif anlamda çok iyi. İlerleyen haftalarda güçlenirse katkısı daha da artar. Selçuk, şu anda hazır değil. Melo’nun verdiği mücadeleyi ortaya koyamıyor. Yasin, Galatasaray’ı aradığı sol kanat mı? Bu transferi kim yaptı? Onu bilemiyorum. Ama şu görüntüde Yasin’in ilk 18’de olmaması lazım. Olcan, iyi bir futbolcu. Zaman zaman da rakip kalede etkili oluyor. Ayrıca defansa da yardım ediyor. Çok yönlü bir isim ama o da hazır değil. Galatasaray’da gol yollarında sıkıntı var. Bu takımın, bütün gol ümidi Burak’a kaldıysa, Burak bunu taşıyamaz. Geçen sene Drogba ile paylaşıyordu. Şu an yalnız kaldı. Dün gece Bekir, Alves, daha sonra da Kadlec, Burak’ı kontrolde tuttular. Burak, 120 dakikada tek tehlikeli şut çekebildi. Galatasaray’ın bir golcüye daha ihtiyacı var. Son sözüm de maçın seyreden taraftarlara... Sağolsunlar Soma şehitleri için bu maçı anlamlı hale getiren Federasyon, şehit ailelerini maça davet ederek ayrı bir güzellik katmışlar. Ama taraftarlarımız bu güzelliklerden anlamıyor. Sahaya su şişeleri, meşaleler atıldı. Bu anlamlı geceyi berbat ediyorlardı. Milliyet
Fazla mesai (Şansal Büyüka) Fenerbahçe’nin farklı kazandığı Galatasaray maçları da dahil, bu kadar üstün oynadığı, bu kadar etkili oynadığı bir maçı uzun süredir hatırlamıyorum. Fenerbahçe doksan dakikalık normal sürede maçı rahat; hatta farklı kazanması gerekirken, “fazla mesai” yaptı, hatta sonucu riske attı. Ama penaltılarla, rakibine oranla çok daha hak ettiği Süper Kupa’ya ulaştı. Fenerbahçe doksan dakika boyunca “çok sağlam bir takım” görüntüsü verdi. Bu sezon belli oldu ki, Fenerbahçe topuyla, tüfeğiyle, aile boyu hücuma gitmeyecek. Defans anlayışında gerçekten çok etkili... Ancak hücumda geçen sezon olduğu gibi hızlı ve kalabalık olduğunu söylememiz mümkün değil... Mehmet Topal, “geçen yılın en iyilerinden biri” olarak bitirmişti. Bu sezona “takımın en iyisi” olarak başladı. Gökhan Gönül’ün de hakkını teslim edelim. Mükemmel oynadı. Emre de öyle... Ancak Emre niye çıktı, anlamak zor . Nitekim Emre’nin çıkışından sonra, özellikle uzatma bölümlerinde, Galatasaray’ın oyunda dengeyi kurmaya başladığını çok açık gördük. Ancak Fenerbahçe hücumda yakaladıklarını kaçırırken, hızlı hücum anlayışında yavaş kalırken, Emenike tek başına kaldığı “gurbet ellerde” gene kendine oynamaya çalışırken, takımın gol sıkıntısı ciddi şekilde ortaya çıktı. Galatasaray’ın üzülmesine gerek yok... Çünkü kazanmak için en ufak bir çabası olmadı. Doksan dakikada gördük ki, Fenerbahçe oynadı, Muslera “duvar ördü”... Anlamadığım şu; Yasin var, Olcan var, sonradan oyuna giren Bruma var... Orta alanda Selçuk ve Melo var... Sandım ki; Burak’a havadan-yerden orta yağacak. “İlaç için” tek top, tek pas gelmedi Burak’a... Ne havadan, ne yardan... Yasin’e de “dikkat“ derim. Bu oyunu ile ilk on biri yakalaması sanki hayal gibi... Maçı izlerken , geçen seneki Drogba aklıma geldi. Koşamıyor, gücü yetmiyor gibi çok eleştiri aldı. Ama dünkü Galatasaray’ı gördükten sonra Drogba’nın “gölgesi” bile arandı. Hakem iki tarafa da çok hatalar yaptı. Ancak bir hakkı teslim etmek lazım... Emre’nin adı çıktı diye, Emre’ye yapılanları görmez, Emre’nin yapmadıklarına faul yaratırsan, bu vicdani olmaz... Emre’nin eleştirilecek elli yönü olabilir. Ancak haklı olduğu yerde, o hakkı teslim edeceksin. İlk yarıda Telles ayağına bastı, en az sarı, hakem faul bile vermedi... Daha sonra Emre, Burak’ın ayağından “terayağından kıl çeker “ gibi tamamen futbol kuralları içinde topu çaldı; faul, sarı kart... Bu kurallara da uygun değil, vicdani de değil... Sahaya atılanlara şaşırmadım. Hatta az bile (!) atıldı... Maçtan iki gün önce birininin başkanı , ötekinin başkan vekili “sokak ağzı” ile konuşursa olacağı budur. Tıpkı “Hoca-cemaat” meselesi gibi... İşin garibi, bunlara “dur” diyen yok, “sus” diyen yok. Bir başka konu; bu kadar su, bu kadar meşale, bu kadar “domates-kabak-patlıcan” sahaya nasıl giriyor? Türlü mü yapıyorsunuz birader... O kapılarda, o turnikelerde kimler duruyor? Bunların içeri girmesine nasıl izin veriyor, onu da anlamak mümkün değil... Neymiş , “kameralar”, sahaya yabancı cisim atanları tespit etmiş. İki taraftan da en az 300-500 kişi... Bakarsınız yarın “yalandan” 3-5 kişinin ifadesi alınıp bırakılır... Dostlar alışverişte görsün misali... Sahaya dönelim, Fenerbahçe’ye tebrikler... Sadece Süper Kupa’yı kazanmadı, İsmail Kartal, kendisine “Yargısız infaz” uygulayanlara “bana güvenin” mesajını verdi. Bu mesaj, Fenerbahçe için, en az kazandığı Süper Kupa kadar önemli diye düşünüyorum. Milliyet
Lacivert oynadı kırmızı seyretti (Sinan Engin) F.BAHÇE geçen sezonun şampiyon takımı gibi oynadı. Sarı-lacivertliler hazır ve "Ben geçen sezon şampiyon oldum" der gibi duruyor sahada. Her iki takımın arasında çok fark var. Koca 45 dakikada G.Saray, F.Bahçe'nin ceza sahasına 2 ya da 3 oyuncuyla bile giremedi. G.Saray'ın en büyük silahı Burak ve onun defans arkasına yaptığı koşular G.Saray'ın tek gol planı. İlk yarıda 1-2 kez denediler ama olmadı. F.BAHÇE takımı sanki rakibinden fazlaymış gibiydi sahada. Pas yaptılar, pres yaptılar, oyunu da istedikleri gibi yönlendirdiler. G.Saray'a karşı oyun üstünlüklerini bariz şekilde kabul ettirdiler. Sarı-lacivertliler orta sahada daha kaliteli ve daha çabuk oyuncuları var. Emre hem adam eksiltiyor hem oyun kuruyor. Meireles "Ben bu formayı vermem" der gibi oynuyor. Hem pres hem pas yapıyor. Hem de hücuma katkı sağlıyor. İLK 45 dakika G.Saray'ın sol tarafını F.Bahçe deyim yerindeyse koridor yaptı. Veysel fizik olarak hazır değildi ve sarı-lacivertliler bu bölgeden çok atak geliştirdi. Chedjou ile Semih kademeli oynuyorlar ve Emenike'ye boş alan bırakmadılar. İlk yarıda F.Bahçe takımı G.Saray'dan daha kaliteli olduğunu ve daha hazır olduğunu gösterdi. ASLAN'A TAKVİYE ŞART! İKİNCİ yarıda da senaryo aynıydı. Sarı-kırmızılar yine rakiplerini seyretmekle yetindi. Ben iki kulüp arasında oynanan hiçbir derbide sarı-kırmızılıların böylesine aciz bir duruma düştüğünü görmemiştim. Orta sahada adam eksiltemeyen G.Saray çok yavaş oynuyor. Savunması da çok çakılı. Sadece kontratak denediler, bunu da beceremediler. Çünkü ileride çoğalamıyorlar. Bu görüntüleriyle lige hazır olmadıklarını gösterdiler. Eğer 2-3 transfer yapmazlarsa Şampiyonlar Ligi'nde averaj takımı olurlar. İSMAİL Hoca'nın en büyük yanlışı Emre'yi oyundan çıkartmak oldu. Oyunu kontrol eden tek isim olan kaptan kenara alınınca F.Bahçe'nin oyun kalitesi düştü, organizasyonu azaldı. Yine de F.Bahçe maçı hak ederek kazandı. Uzatma dakikalarında da oyuna hükmeden sarı-lacivertliler sezona kupayla başlayıp büyük bir moral depoladılar. Vatan