Galatasaray’ın Malatya yenilgisi, Fenerbahçe’nin
ligdeki kötü gidişi ve hocanın gönderilmesi ile iki takımında bir
nebze de olsa rahatlaması adına önemli bir karşılaşma gösterilen
maç yine şaşırtmadı. Elin adamları büyük maç oynar ağzımız açık
izleriz. Bizim takımlar derbi oynar zevk almayız. İngiltere’de,
İspanya’da, Almanya’da, İtalya’da büyük maçlar oynandıktan sonra
pozisyonların tekrarını keyfini çıkara çıkara izleme fırsatınız
olur. Bizim ülkemizde pozisyon sayısı kıt olduğu için maç sonunda
ya hakem konuşulur ya da saha içi ve dışı olaylar…
Maç
sıkıcıydı. Gerçekten sıkıcıydı. Ben hiç keyif almadım. İzlemeyen
birisine maç 2-2 bitti. Fenerbahçe 2-0’dan durumu 2-2’ye getirdi.
Sonrasında goller kaçırdı desen adam maçı gözünde büyütür ama öyle
değil işte.
Galatasaray maça iyi başladı. Çok yüksek oranda
topa sahip olma ile oyunu rakip sahaya yıktı. Fenerbahçe kendi
sahasından bile çıkamadı. Zaman zaman ani çıkışlarla etkili olmaya
çalışsa da pozisyon yokken bir karambolden golü yedi. Sıkıcı bir
ilk yarının ardından Alper’in uzaklaştırmaya çalıştığı top,
Linnes’e güzel bir asist oldu. Linnes bu asisti güzel bir golle
neticelendirdi. Fenerbahçe önce penaltı sonrasında da Jailson’un
şık golü ile kabustan uyandı ve bulduğu birkaç pozisyonla da
galibiyeti kaçıran taraf oldu.
Maç
olaysız bitti derken Soldado ve Belhanda’nın tartışmalarını ısrarla
sürdürmeleri fişeğin yanmasına neden oldu. Saha karıştı. Ortalık
birbirine girdi. Jailson’un tokatı, Ndiaye’nin kendisini ringde
zannedercesine boğaz sıkma ve yumrukları, Rodrigues ve Muğdat’ın
adam kovalaması, Donk’un tekmesi, Soldado’nun Belhanda ile kafa
tokuşturması gibi birçok rezilliğe şahitlik ettik. Bunların hepsi
keşke olmasaydı. Bunlar saha içerisinde de çözülebilecek şeylerdir.
Futbolcular arasında istemesek de zaman zaman olabiliyor. Benim
burada kabahatliler arasında göstereceğim en büyük suçlu Hasan
Şaş’tır. Sen ev sahibi takımın antrenörüsün! Sahaya koşup araya
yumruk tekme dalıp, sonrasında Skrtel’e arkadan saldırmak nedir?
Sonrasında o bölgede Fenerbahçeli sayısı artınca diğer tarafa koşup
diğer Fenerbahçeli oyunculara saldırıyor. Kupa maçında kendilerini
çeken kameramana söylediklerini de hatırlatmak isterim. Bir
antrenöre hiç yakışmıyor. Hasan Şaş bu camiadan elini ayağını
çekmelidir. Görüntüleri izleyen Disiplin Kurulu’nun Hasan Şaş’a ne
ceza vereceğini merakla bekliyorum.
Maç
sonu Fenerbahçe’den Jailson ve Soldado’nun, Galatasaray’dan da
Ndiaye’nin kırmızı kart ile, Belhanda’nın da sarı kart ile
cezalandırıldığı açıklandı. Tam bir fiyasko! Belhanda’nın
Soldado’nun sırtına dirsek vurduğu, akabinde dizi ile müdahale
ettiği ve cereyan eden olayların tamamında var. Tüm bunların
karşılığı sarı kart olmamalıydı. Keza aynı şekilde Donk’un diz
attığı net bir şekilde görülmekte olduğu halde hiç kart cezası
gelmedi. Rodrigues’in Jailson’a koşarken Barış’a vurması ve
sonrasında itelemesi de cezasız kaldı.
İşin
özüne gelecek olursak disiplin kurulundan Soldado, Jailson, Rodrigues, Belhanda, Donk,
Hasan Şaş ve Fatih Terim’ e ağır cezalar verilmesini
bekliyorum. Fatih Terim’in futbolcunun önünü kesme ve kolundan
tutup tehdit edercesine el kol sallaması kabul edilemez. Bu
isimlere bizim göremediğimiz görüntülerden yola çıkarak birkaç isim
daha eklerler.
Son olarak maç öncesi vefat eden Koray ŞENER’in
yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Bunca hır gür çıktı ama Koray’ın
vefatının akabinde hiç şık olmadı. Mekanı cennet olsun. Allah
yakınlarına sabır versin.