Seksist futbolun teşhirci çocukları

Futbolun erkek egemen bir oyun olduğu malum. Erkeklerin çoğunlukla kişisel tatmin yaşadığı, güçlü ve özgüvenli hissettikleri için dünyanın dört bir yanında milyarlarca insan –pardon erkek- tarafından bu kadar yoğun takip edildiğini söyleyebiliriz herhalde.

Hakan Aytaç hakanaytac61@gmail.com

Futbolun erkek egemen bir oyun olduğu malum. Erkeklerin çoğunlukla kişisel tatmin yaşadığı, güçlü ve özgüvenli hissettikleri için dünyanın dört bir yanında milyarlarca insan –pardon erkek- tarafından bu kadar yoğun takip edildiğini söyleyebiliriz herhalde. Üstün olma, rakibini alt etme duygularının da daha çok erkekliğini ön plana çıkarma eylemiyle yaşandığını rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.

“Nasıl geçirdik, anaları belledik, namusları gitti, buna resmen tecavüz derler!” gibi sıklıkla duyduğumuz, kullandığımız ifadeler en basit örnekler. Sadece taraftarlar da değil, futbolcular hatta yöneticiler dahi aynı durumda. Onların farklı davranması, örnek olması mı gerekir? Aslında evet ama günümüzde böyle bir şey beklemek saflık olur. Çünkü onlardın da ezici çoğunluğu ortalama bir kültür düzeyine, bir bilince bile sahip değil! Bankada bol sıfırlı hesaplar ve altlarındaki son model oyuncakları var diye kişi kültürlü olamıyor ne yazık ki. Altın semer de vursan eşek eşektir durumu bildiniz!

Bu haftaki Şampiyonlar Ligi maçlarına damgasını vuran olay, ilk maçta deplasmanda Atletico Madrid’e 2-0 kaybeden Juventus’un rövanşta müthiş bir geri dönüşle 3-0 galip gelerek bir üst tura çıkması oldu. Tabii Cristiano Ronaldo’nun muhteşem performansı ve attığı üç golle. Fakat maçın önüne geçen görüntü, Ronaldo’nun golden sonra iki elini bacaklarının iki yanına vura vura, kalçasını öne arkaya savura savura sevişiyormuş gibi hareketler yapmasıydı. Ronaldo’nun bu hareketi, ilk maçta Madrid antrenörü Simeone’nin, attıkları gol sonrası tribünlere benzer hareketi yapmasına cevaptı aslında. Ben anlatırken bile yüzümü ekşittim ama çoğunluk yazının başında ifade ettiğim, erkeklik vurgulu söylemlerde, en seksist göndermelerde, kadın aşağılamaya varan cinsel ifadelerde bulundular.

Bakın, bu tarz hareketler birçok erkek için zihni rahatlama veya egosal tatmin sağlıyor, galibiyet hazzını en derinlerde yaşatıyor, birçok kişi gülerek, eğlenerek hatta helal olsun diyerek yaklaşıyor olabilir, fakat yüz milyonlarca insanın takip ettiği bir organizasyonda böyle bir görüntünün yer alması gerçek bir skandaldır. Bu harekete karşılık hakemin Ronaldo’yu oyundan atmaması ise ayrı bir skandaldır.

UEFA yaptığı hareketten dolayı Simeone’ye 20 bin Euro para cezası vermişti. Ronaldo için de benzer bir ceza konuşuluyor ama her gün milyonlarla oynayan insanlar için çerez parası! Formasını çıkarana sarı kart gösterilirken, herkesin hatta kameraların ve video yardımcı hakemlerin gözü önünde böylesi cinsiyetçi bir hareket görmezden gelindi. Eh, Ronaldo’ya gelince ses çıkmamış olabilir ama Hırvatistan liginde ona özenip aynı gol sevincini yaşayan Hajduk Split’in 19 yaş altı takımının futbolcusu paşa paşa kırmızı kartını gördü. Peki Pascal Nouma’nın suçu neydi? Hatırlarsınız, 2003 yılındaki Beşiktaş-Fenerbahçe maçında attığı golden sonra elini şortunun içine sokmuş, etrafına yüzünü ekşiterek bakarak imalı hareketlerde bulunmuştu. Bu hareketin ardından Pascal 7 ay men cezası almış, zaten sonlarına geldiği futbol hayatı bitmişti. Biz mi çok alınganız yoksa UEFA mı ikiyüzlü? Yine bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçında elini şortuna sokup tribünlere dil çıkaran dünya markası olarak ülkeye gelen Van Persie ise disiplin kuruluna bile sevk edilmemişti. Demek ki futbol tamamen siyasetten ibarettir ve konjonktüre göre karar verildiği oldukça açıktır!

Tabii maçtan sonra medya Ronaldo’nun hareketini çok matah bir şeymiş gibi manşetlere çektiler, maçtan ve performanstan çok hareketinden bahsettiler. Sonuçta insanların ilgisini çekecek nokta buydu. Ne diyordu bir filozof? “Seks satar!”

Arjantinli teknik adam ise "Ben o hareketi Juventus'a yapmadım. Ronaldo bu hareketi taraftarlarını düşünerek yaptı. Tıpkı benim yaptığım gibi karakterini göstermeye çalışıyordu” ifadelerini kullanmıştı. Yanlış anlamayın bunu eleştirmek için değil övmek için söyledi. Evet karakter meselesi... Yukarıda bahsetmeye çalıştığım... Erkekliğini öne çıkarmaya çalışarak ancak tatmin sağlayabilen seviyesiz bir kültür düzeyi. Ronaldo belki hareketi tribünlere değil de direkt Simeone’ye doğru yapsaydı aynı şeyleri söyleyecek miydi acaba? Hiç sanmıyorum!

Ronaldo aslında öylesine çalışkan, hırslı ve karakterli bir oyuncu ki kafasına koyduğunda bir maçın kaderini kolaylıkla değiştirebilecek yeteneğe sahip. İlk Atletico maçı sonrası “Benim 5 şampiyonlar ligi kupam var, sizin sıfır. Rövanşta görüşürüz!” diyerek bilenmesinin meyvelerini aldı diyebiliriz. Öyle ki Atletico maçı tek bir korner kullanamadan, kaleye isabetli tek bir şut gönderemeden tamamladı. Ayağına hakimiyeti, bir sprinterden aşağı kalmayacak deparlarıyla 34 yaşına rağmen hala daha dünyanın en büyük futbolcusu durumunda. Evet bir Barcelona taraftarı ve azılı bir Real Madrid düşmanı olarak, Messi’yi kesinlikle geçtiğini artık kabul etmeliyim. Belki Juventus’a transferi ve “Kralın Takımı” ile bir ilişkisi kalmamasının bu görüşüme olumlu katkı yapmış olabilir itiraf edeyim.

Ronaldo hiç eksilmeyen kondisyonu ile 45 yaşına kadar oynar desem abartmış olur muyum? Bilmem, kararsız kaldım. 5 şampiyonlar ligi şampiyonluğu, 160 maç, 124 gol, 44 asist, 4 kupa ve değeri 250 milyon Euro. Düşünün, bir dönemin efsanesi Raul bile şampiyonlar liginde 71 gol atarken Ronaldo onu rahatlıkla ikiye katlamaya hazırlanıyor. Messi ise 4 şampiyonlar ligi şampiyonluğu, 130 maç, 106 gol, 28 asist ve değeri 150 milyon Euro. Bir de Ronaldo’nun kariyerinin zirvesinde olduğu Real Madrid’den rekor bir transfer bedeliyle İtalya ligine transferi. Herkes aynı performansı sergileyebilecek mi derken Ronaldo üstüne de koyarak devam ediyor. Messi Barcelona’dan ayrılsa aynı çıtayı tutturabilir mi, görmeden bilemeyiz.

Çalışkanlığın yetenekten daha fazla önem taşıdığını geçmişte şöyle anlatmıştı: "Gençlere önerim çok çalışmaları, alçak gönüllü olmaları, hedef koymaları, asla yetinmemeleri. Bazıları yeteneklidir, bazıları ise çalışarak yeteneklerini geliştirir. Mesela ülkemizin en yetenekli futbolcusu Quaresma'dır. Ama en çok çalışmayı seveni de benim.”

Yine de her şeye rağmen, Ronaldo yaptığı bu hareket yüzünden ciddi bir ceza almalı, komik bir para cezası değil. Bence ilk karar da bozulmalı ve örnek olacak çok ciddi bir hak mahrumiyeti verilmeli. Yoksa teşvik eder gibi verilen bu ceza sonrası maazallah, formamı da çıkarırım kartımı da görürüm yaklaşımına giren, seksist futbolun teşhirci çocukları yakın zamanda bu hareketlerin gerçeklerine bile başvurabilir, şortlarını çıkarıp görsel şölen bile sunmaya kalkabilirler!

Günümüzde özellikle yerli futbolcuların zeki, çevik, ahlaklı değil; delikanlılık, adamlık, racon minvalinde hareket ettiği, hatta şampiyonluğa koşan Başakşehir’in yeni transferi Robinho’nun ciddi bir tecavüz suçlamasıyla yargılandığı, üstelik Avrupa’da hiçbir kulüpte kendine yer bulamadığı gerçeği ortadayken insan, “Ronaldo’nunki de bir şey mi?” demeden edemiyor.

Pop müziğin kralı Michael Jackson’un bugün nasıl anıldığına bir bakın. Sayısız radyo şarkılarını çalmayı bıraktı, çocuklarına bıraktığı serveti günden güne eriyor, bir efsane artık nefretle anılıyor. Gerçi çocuklara yönelik cinsel istismarla henüz hayattayken de suçlanıyordu ama o zamanlar bir devdi ve belki üzerine gitmeye çekiniliyordu. Bugün eleştirilmeyebilirsiniz, ama konjonktür değiştiğinde kim bilir günün birinde formalarınız yakılıp heykelleriniz yıkılabilir, adınız kulüp tarihlerinden bile silinebilir. Ne de olsa dün dündür bugün bugün. Sadece siyasette mi? Elbette hayır. Çünkü futbol da yalnızca siyasetten ibarettir, hayatın kendisi de…