Şike operasyonunda yaşanan şok detaylar

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: BİR MEMLEKET KLASİĞİ Soruşturma sürecinin akışına baktığımızda, olayın tarafı olan aktörlerin hemen hemen hepsinin hareket tarzlarının problemli olduğu, kimsenin kendisine mutlak kusursuzluk atfedemeyeceği bir Türkiye klasiğiyle karşılaşıyoruz. Önce basına yansıyan şike iddialarıyla ve bu iddiaları destekleyen telefon kayıtlarına bakalım. Burada karşılaştığımız belgelerde, şike iddiaları açısından sorunlu durumlar olduğunu inkâr etmek güç görünüyor. Örneğin Büyükşehir Belediyespor oyuncusu İbrahim Akın'ın Fenerbahçe maçından önce 100 bin dolar para almasıyla ilgili bir hocayla konuşup kendisinden fetva istemesi bile tek başına bir suç delilinin varlığına işaret ediyor. Bunun gibi suç şüphesi oluşturan başka örnekler de var. Gelgelelim, ölçünün fena halde kaçırıldığı durumlarla da karşılaşıyoruz. Basın üzerinden kamuoyuna kesinlik içinde sunulan şike iddialarının boşlukta kaldığı durumlar da var. Bazı durumlarda şike yapıldığı ileri sürülen maçların akışıyla iddialar birbirini tutmuyor. Bir başka çarpıcı örnekte, Karabükspor'da oynarken Fenerbahçe ile anlaşıp maça çıkmadı diye takdim edilen Emenike'nin durumu yer alıyor. Oysa Emenike gerçekten sakat olduğu için oynayamadığını doktor raporuyla kanıtladı. Bu gibi örneklerden yola çıkarak pek çok insanın, sporcunun yargısız infaza kurban gittiğine de hükmedebiliyoruz. TOZ BULUTU KALKMALI Soruşturma sürecinde özellikle yoğun gözaltıların yapıldığı dönemde iddiaların kesinlik içerecek şekilde kamuoyuna yansımasından kaynaklanan ciddi sorunlar yaşandı. Burada daha önceki büyük soruşturmalarda da olduğu gibi yasal çerçevenin dışına çıkıldığını, Türk Ceza Kanunu'nun soruşturmanın gizli kalmasını öngören 285'inci maddesinin ihlal edildiğini görüyoruz. Son uygulamalardan sonra TCK 285'in fiilen artık hiçbir hükmünün kalmadığı ve hukuk sisteminden ayıklanmasının daha isabetli olacağı sonucuna varabiliriz. Sonuçta karşımıza çıkan tabloda Türk kamuoyunun büyük bir enformasyon bombardımanı altında kaldığı açık. Her bir tarafı kaplayan bu sağanakta, görebildiğim kadarıyla doğrular da var, bilgi kirliliği olarak nitelendirebileceğimiz yanıltıcı unsurlar da... Bir kez daha doğruyla yanlışın, gerçekle gerçekdışının iç içe girdiği bir toz bulutunun altındayız. Önce bu toz bulutunun ortadan kalkması ve gerçeğin ortaya çıkması gerekiyor. Gerçeğe ulaşmaksa zaman alacak. Önce iddianame ortaya çıkacak, savcı delilleriyle tezini ortaya koyacak ve ardından sanıklar da savunmalarını yaparak bu delilleri çürütmeye çalışacak.
Diğer Galeriler