Yazarlar Fenerbahçe'yi topa tuttu!
Rıdvan Dilmen, Ahmet Çakar, Mehmet Demirkol, Gürcan Bilgiç. Her biri ayrı ayrı isyan etti Aragones'in sistemine ve Fener'in topçularına..
Sakatlığının ardından sağlığına kavuşan Semih'i forvet hattında değerlendirmek yerine formsuzluğu ile bekleneni veremeyen Güiza'da direten teknik direktör Aragones spor yazarları tarafından topa tutuldu.
İşte Fenerbahçe-Gaziantepspor maçı için spor yazarlarının yorumları:
Gürcan Bilgiç (Sabah): Şifre Çözüldü!
Ersun Yanal'ın şifre çözümleri üzerinden hareketle, Fenerbahçe karşısına çıkan üçüncü takım da istediğini alıp, istediği oyunu oynayıp rakibini paralize etmeyi başardı. Fenerbahçe'nin en güçlü özelliği pas yapması. Ama Antep'in sert ve istekli presi başlayınca konuk ekibin Saraçoğlu'ndaki futbol dakikaları başladı.
Bu etkisizleştirme hareketi içinde Aragones'in 70 yıllık tecrübesine ait çözüm kararları da girince, Kadıköy'ün soğuk havasından başka Fenerbahçe adına hatırlanabilecek bir şey kalmadı.
Bırakın, ortalama futbol bilgisine sahip olmayı... Semih ile Guiza'nın resmini yan yana koysanız, "Ben bu adamı oynatırım" diyebileceğiniz bir seçimde, İspanyol'a formayı verenler sorgulanmalıdır.
Semih Şentürk'ü sadece topla ağları birbirine kavuşturacak bir "aşk uzmanı" olarak görmek büyük yanlış. Semih tüm çevresini oyuna sokan, rakibi sahasında tutup, takımını da o bölgeye taşıyan özellikleri ile zaten vazgeçilmez olmalıydı. Sadece Emre Belözoğlu için "elinden geleni yaptı", diğer Fenerbahçeliler için "çaresiz kaldılar" diyebileceğimiz doksan dakika özetinde, Gaziantepspor'un dik duruşuna da herkesin şapka çıkarmasını tavsiye ederiz.
Seyirciyi maça döndüren Alex'in gözle görülemeyen müthiş şutuyla gelen beraberlik golüydü. Öylesine kaderci durumdaydılar ki, Erman'ın attığı golü alkışlayacak kadar umutsuz kalmışlardı. Kimse bu etkisizliğin faturasını Alex'te veya başkasında aramasın. Duran toplar ve iki bekinin ofansif kalitelerinden başka hücum aksiyonu geliştiremeyen bir takımı yaratanlara sorsunlar sorularını.
[page_end]Selçuk Yula (Takvim): Bırak Artık!
Aragones, Fenerbahçe'yi sabote etmeye devam ediyor...
Hala kendini İspanya'da zannediyor...
Fenerbahçe'nin karşılaştığı takımları da, Real Madrid, Barcelona ve Valencia gibi görüyor...
Yahu kardeşim, Fenerbahçe bu ülkenin en büyük kulübü...
Senin Kadiköy'üne gelen takımlar sadece bir puan almak için yalvaran takımlar.
Ama sen ne yapıyorsun? Sen bunlara pirim veriyorsun, bu pirmleri verme...
Kadıköy'e gelen takımlara beraberlik şansını yaratıyorsun.
Sen kesinlikle Fenerbahçe'nin teknik direktörü değilsin...
Fenerbahçe geçen sene Avrupa'da çeyrek final oynadı. Seninle ise sıfır çekti.
Lütfen Fenerbahçe'nin başından git artık....
Türkiye'nin gol kralını yanında oturtuyorsun.
Benim seninle tartışacak hiçbir şeyim olamaz... Bunu unutma...
[page_end]Ziya Şengül (Star): Bu Fener'in Hali Ne Olacak Azizim!
Aragones, Güiza'yı kazanma adına ısrarlı gözüküyor. Saygılarımla! Bu arada Semih'i kaybediyor farkında değil. Bu düşüncesine şiddetle tepkim var...
Gökhan'ın olmayışı tabii ki şanssızlık. Ama işin özüne bakarsak, Antep maça başlarken çift forvetken, Fener'de Güiza tek başınaydı. Maç Saracoğlu'nda. Yani Fener evinde ama misafir takım ürkekliğinde. Deplasmanda gibi kendi evinde!
Fener'in kalesinde Volkan olmasaydı bu maçın skoru hiç abartısız yarım düzine Antep'in farklı galibiyetiyle noktalanırdı. Volkan öylesine inanılmazı gerçekleştirdi ki, helal olsun diyorum. Son maçlarda iyi bir kaleci duruşu gösterdi. Eğer o olmasa ‘Vay Fener'in haline' diyeceğim geliyor...
Fener'in Semih'le var olduğunu söyleyelim. Oyuna girdikten sonra hücum bölgesinde çift santrforlu bir tabloda Semih'in ne olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Semih, futbolunu göstere göstere sergilerken, Alex'in attığı golün asistini yapan adam da oldu. Fener bu futbolla değil şampiyonluk, üst sıralardaki yerini bile çok zor yakalayabilir. Bu kadar çağ dışı, bu kadar top kayıpları ile oynayan Fener nasıl olur da şampiyonluğa koşabilir! Bu maçı izledikten sonra, ‘Ne olacak bu Fenerbahçe'nin hali azizim' demek geliyor içimden...
[page_end]Kemal Belgin (Türkiye): Tabata mı Alex mi?
Futbol özellikle 1994'te Brezilya'nın 24 yıl sonra kazandığı Dünya Kupası'ndan bu yana tempo, alan daraltma, yüksek fiziksel mücadele açısından ciddi tırmanışa geçti.
Teknik; yukarıda saydığımız niteliklerin içinde tabii ki aranırlılığını, gerekliliğini kaybetmedi. Maçların sonucunun beni hiç ilgilendirmediğini bir kere daha hatırlatarak futbolu gözleriyle seyredip beyinleriyle düşünenlere yukarıdaki gerçekler ışığında bir soru sormak istiyorum:
"Tabata mı, Alex mi?"
Sorunun cevabı çok önemli. Bu soruyu doğru cevaplayabilenler, günün futbol dünyası içinde nefes alıyorlar demektir.
Yanlış cevap sahipleri için tavsiyem Ziraat Bankası'nın sinema filmlerinden önce 1950'li yıllarda oynattığı dokümanterleri bulup izlesinler.
Ya pekiyi, Selçuk‘un kulübeye çekilip Josico‘nun oyuna sürülmesine ne demeli?
Acaba ömrünün yarısını futbola vermiş bu teknik direktör de yönetimdeki futbol ulemalarıyla, medyadaki çarpık düşüncelere teslim mi oldu?
Tamam, Gökhan Gönül gibi bir rüzgarını oynatamamış, Edu'nun yokluğuyla da savunması değişikliğe uğramış F.Bahçe sıkıntı çekecekti ama rakibin çok övündüğü pas zenginliğine Alex ve Güiza‘sız 9 kişiyle karşı da koyamazdı tabii ki... F.Bahçe orta sahasının her tarafına girip çıkan Tabata yazımın başlangıcındaki günümüz futbol tarifindeki önemli oyuncu profilini çizdi. Ya karşı taraftaki Alex ne yaptı?
Durdu, yürüdü, zaman zaman hakeme ağladı. Sonra da uyurgezer hali kimseyi rahatsız etmediğinden, yani dikkat çekmediğinden boşa düşen topa tekniğiyle harika bir sol çaktı.
Ne kadar F.Bahçeli varsa hepsinin yatıp kalkıp kaleci Volkan‘a duacı olması gerekir. Yoksa lig cephesinde de umutlar hem de ilk yarının başlarında olduğu gibi dışarılarda değil, Saracoğlu zemininde kaybolurdu.
[page_end]Selim Soydan (Vatan): İnadı Bırak Hoca
Aragones yine herkesi yanılttı. Her şeyden önce yaşından dolayı heyecanını kaybetmiş. Hâlâ Güiza'yı oynatmakta ısrar etmesi çok büyük bir hata. Bu kararı yüzünden F.Bahçe maça hep eksik başlıyor. Hem de takımın en önemli mevkiisinde. İleri uçtaki bir oyuncudan mahrum kalıyor. Bakın sahanın en iyi ve hatasız oynayan oyuncusu, Güiza'nın karşısında oynayan Kamerunlu Deumi. Bütün maç boyunca istediği gibi toplar aldı, bazen de Güiza ona verdi. O da G.Antep adına o topları oyuna soktu. Hayatının en rahat maçını oynadı.
Nasıl oluyorsa Gaziantepliler, F.Bahçe'den 1 kişi, zaman zaman da 2 kişi fazla oynuyorlar gibi hissettim. F.Bahçe evinde iki haftada 4 puan bıraktı. Bu puanlar hayati... Hele de ligin kırılma haftalarında. Üstelik kendi evinde kazanamıyorsun. F.Bahçe bunun acısını sezon sonunda çekebilir.
SÖZÜ tatlı ama yine de bir uyarıyla bağlayalım. G.Antep'in golü Erman'ın zekasıyla ve top takip etme yeteneğiyle geldi. Şık bir sol vuruştu... Ondan daha güzelini usta Alex attı. Soluyla uzaylı vuruşu yaptı. Ben hem ayağa kalktım, hem şapka çıkartıp alkışladım. Hatırlayın... Geçen hafta Aragones'e niye kızdık? Böyle bir oyuncu varsa elinde, oyundan çıkartmayacaksın. Artık Alex'i Aragones de iyi anlamıştır...
[page_end]Hakan Yaşar (Vatan): Sezar ve Brütüs
Aragones, futbol bilgesidir. Ona dil uzatmak haddimize değil... İspanya'da Güiza'dan Torres yaratabilir. Ama bu ülkede olmuyor. F.Bahçe'nin Hooijdonk'tan beri sorunu aynı. Sırtı dönük forvetle oynamalı bu takım. Yoksa yapamıyor. Hele topla ilişkisi çok iyi, 8-10 pası üst üste becerebilen G.Antep gibi takımlara karşı...
En iyi savunma hücumda başlar. F.Bahçe'de bu tam tersi. Öndekiler yalandan koşuyor. En iyi defans yapan Lugano. Ölesiye savaşıyor. Yetmedi, Edu yok ve oyun kuruyor. Olacak işmi? Peki Edu'nun alternatifi Yasin'in oturaklı, kalıbının adamı gibi savunmacı olduğunu bu ülkede iddia edecek var mı?
Gökhan Gönül, sağlam bir kanat... F.Bahçe uçağını uçuran adam. O yokken Fener de yok... Onsuz Carlos'u gördük.. Ne hücuma çıktı, ne ofsaytları ayarlayabildi. Bir tane çapraz top atamadı. Neden? Önder orta sahayı 1 kez geçti. Onda da Antep'in solbeki İsmail'in ayaklarını yerden kesip sarı gördü.
Antep'in 6 pozisyonu var. 3'ünde cankurtaran Volkan. Zirveye oynayan takımı 2 maçtır kalecisi yenilgiden kurtarıyor. 2 hafta önce bunu söylesen, ‘deli zırvası' der, dayak atarlardı. Şaka gibi ama öyle!
Dün gördük ki, Güiza, Aragones'in Brütüs'ü olma yolunda ilerliyor. Bu vurdumduymaz, formsuz haliyle ‘mayısta görüşürüz' Cesar'ı da mezara gönderecek. Son söz; koşmayan oyuncuları ıslıkladı taraftar... Bu olayları gördükçe, hem futbolcular, hem tribün açısından insanın aklına ‘reklam aşkı' geliyor. İşin bu boyuta gitmesi tehlikeli...[page_end]
Ahmet Çakar: Sokağga atılan milyonlar! (SABAH)
Kalede Volkan olmasa siz bu satırları okuduğunuzda Fenerbahçe tarih yazmış olacaktı, hem de nasıl bir tarih biliyor musunuz? Dün gece 4-5 farklı bir mağlubiyet almış Fenerbahçe'nin utanç gecesi olacaktı.
İki top yapamayan, orta sahada ayakta duramayan bir Fenerbahçe izledik. Milyonlarca euro alan Guiza tam bir yalan rüzgarı. Hiçbir şey yapmıyor. Bırakın gol atmayı ileride top bile tutamıyor. Kanatlar sıfır. İleriye destek sıfır. Kısaca F.Bahçe Volkan ve biraz Emre dışında koskoca bir 0...
Gaziantepspor inanılmaz bir takım. Dün geceki gibi oynasınlar Türkiye'de yenemeyecekleri takım yok. Bu kadar iyi ayağa oynayabilen, yardımlaşması ve pozisyon alması bu kadar başarılı bir Anadolu takımını epeydir görmemiştik.
Hiç kimse dün geceki puan kaybına Gökhan Gönül ya da Edu'nun eksikliğini mazeret göstermesin. Onlar da olsa sonucun çok farklı olabileceğini düşünmüyoruz.[page_end]
Mehmet Demirkol: Aragones böyle istiyor (Milliyet)
Gaziantep ligin en organize, pas yapmayı en iyi beceren takımlarından biri... Herhalde dün bu çok maharetli takımın oyunu nasıl domine ettiğini, Fenerbahçe’yi sahasından nasıl uzak tuttuğunu gördünüz. Bu şahane organizasyonun neden ligin zirvesinde olmadığını da aynı anda gördük.
Ceza sahası çevresine kadar şahane üçgenler kurarak, rakibi şaşkına çeviren bir soğukkanlılıkla hep topa sahip olarak gelen, çok iyi bir alan paylaşımıyla rakipten seken tüm topları toplayan konuk ekip, ceza sahasına gelince, alt yaş kategorisinden yeni yükselmişlerde görebileceğiniz bir panik veyahut hamlıkla pozisyonları harcadılar.
Önümüzdeki transfer sezonunda yağmacıların ilk hedefi muhtemelen bu takım olacak. Murat Ceylan’dan, Beto ve Tabata’ya kadar hemen tüm oyuncuları istenenler listesinin en başında olacaklar. Eğer Antep bu takımın nüvesini elinde tutabilirse eski günlerine dönmesi, Sivas ve Trabzonspor’a katılması kesin gibi.
Geçen hafta Trabzonspor karşısında özellikle ikinci yarıda son derece edilgen bir oyun oynayan Fenerbahçe’nin bu hafta bu durumunun daha da ağırlaştığını söylemek lazım.
İdeal savunmasının yarısını kullanamayan ev sahibi, rakip orta sahanın özellikle Murat Ceylan ve Hakan Bayraktar’la çok iyi organize olmasıyla top yapmakta çok zorlandı. Uzun süre Semihsiz oynayan hücum hattı da top tutamayınca, yaşanan buhran daha da arttı. Bu durumu iki hafta üst üste görünce bunun mahkûm olunan değil, istenen bir hâl olduğunu düşünmeye başladım. Aragones rakip alana yığılmak topa sahip olmak filan istemiyor sanırım. ‘Rakip gelsin ben bir kontr ya da duran topla işi bitiririm’ diye düşünüyor olmalı. Yoksa bu kadro tercihlerinin çok fazla bir açıklaması yok.
Aragones bu oyunu böyle oynamak istiyor. Çünkü geçen hafta olduğu gibi son 10 dakikada, oyuna Semih girdikten sonra Fenerbahçe’nin edilgenlikten nasıl sıyrılıp oyuna hem de 10 kişiyle oynarken ortak olduğunu görmemek olanaksız.
Bunu Aragones’in tahmin edememesine olanak yok. Dolayısıyla bunun böyle olması bir tercih. Bunu Aragones tercih ediyor. ‘Top rakipte kalsın. Ben bir kontratak ya da duran topla işi bitirir rakibin dengesini bozarım.’[page_end]
Rıdvan Dilmen: Heyecanlı ama kalitesiz (Milliyet)
Tempolu ama kalitesiz bir maçtı. Mustafa Denizli’nin ilk yarı bitimindeki hesapları üç aşağı beş yukarı tutuyor. Sivasspor, Trabzonspor, Galatasaray, Ankaraspor ve Fenerbahçe puan kaybeder, biz de kazanırız diye düşünüyordu. Nitekim oldu. Zorlanarak da olsa kendisi kazanmaya devam ediyor.
Aslında Beşiktaş maçın başında öne geçti ama rakip takımın bıraktığı geniş alanların arkasına fazlasıyla gidemedi. Gittiği pozisyonlarda da son paslarda hata yapıp, farkı açamadı. Buna karşılık Antalya takımı Mehmet hocadan sonra içeride dışarıda açık oynayan, yürekli bir takım halini almış. Dün de doksan dakika boyunca bir puan için değil, üç puan için gelmiş bir görüntü içindeydiler. İlk yarıda bir, ikinci yarıda da bir net pozisyon buldular. Biri direkten döndü, diğerini de Djiehoua kaçırdı. Tabii Beşiktaş’ın 1-0 önde iken savunmada üçe bir yakalanması da düşündürücüydü.
Bobo çok formdaydı ama oynatmadı hoca. Mustafa Denizli, 4-3-3 sisteminde Nobre varken, sol ve sağ açıkta oynayamadığı için Bobo’yu kenarda oturtuyor. Sezon sonuna kadar bu sistem devam ettiği sürece Mustafa Denizli eleştirilecektir. Bobo - Holosko - Nobre üçlüsü varken, en az ikisini oynatabilmek için şablonu değiştirmekte fayda var. Orta saha üçlüsünden Yusuf sol iç oynadığı için ceza sahasına uzak kalıyor ve bu yüzden etkinliği yok. Biraz daha ceza sahasına yakın oynadığında daha etkili olacaktır ama bunun için de sistemin değişmesi gerek.
Hakem Tolga Özkalfa oyun kuralları içindeki sertliği izin verdi.