Trabzonspor'un 7. şampiyonluğu!

Trabzonspor 7. şampiyonluğunu internette değil, TFF ve şike davasının görüldüğü Yargıtay'ın önünde yapmalı.

Nurettin Özgenç ts.nurettinozgenc@gmail.com

Trabzonspor haklı olduğuna inandığı 7.Şampiyonluğunu internette değil, TFF  ve şike davasının görüldüğü Yargıtay'ın önünde yapmalı.

Hatta millet ve devlet meselelerinin görüşüldüğü TBMM önünde yönetim ve taraftarlar toplanarak 7. şampiyonluğunu ilan etmeli. Nitekim ülke meselelerinin görüşüldüğü, tartışıldığı ve çözüm arandığı yer şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna göre futbolda şike konusu da ülke meselesi içindedir.

3 Temmuz 2011 günü büyük bir gürültüyle başlayan futbolda şike davası ülke gündeminde sıcaklığını korumaktadır. Trabzonspor şampiyonluğunun çalındığına inanıyorsa hakkını aramak için platform oluşturmalı ve sürekli gündemde tutmalı. Çünkü hak verilmez alınır..

“Futbol asla sadece futbol değildir” 

Yazarın dediği gibi, kimi zaman bir şehrin, kimi zaman ülkenin en büyük karakter gösterisi olmuştur futbol. Kimi zaman bir hürriyet mücadelesi, kimi zaman bir inanç gösterisi… Hayatın içindeki bir çok şeyden bağımsız olamadığı gibi elbette siyasetten de bağımsız değildir futbol.Bu bağlamda milyonlarca Trabzonspor taraftarının mutluluğu şike ile çalınmışsa gerekirse buna TBMM'de bile çözüm aranmalı.

Trabzonspor’un internet sitesinde "Başarılarımız" başlığı altındaki lig şampiyonlukları bölümüne, 2010-2011 sezonu konulduğu görülüyor. Yeni yönetimin kulübün elde ettiği şampiyonluk sayısının 6’dan 7’ ye çıkartılması popülist bir uygulamadır.

Keza bu uygulama ‘popülist’ bir uygulama olup; büyük Trabzonspor taraftarına “bakın kulüp için nasılda çalışıyoruz” dercesine göz boyamaktan başka bir mesaj taşımayacak kadar da eskiyip demode olmuş bir uygulamadır.

Trabzonspor yönetiminin 2011-12 sezonu için 7. Şampiyon ilan etmesi tamamen bordo-mavili taraftarların gazını almaya yönelik bir girişim olduğu açık.

Zira, bordo-mavili kulübün yeni yönetiminin şike süreci ile ilgili adım atarak kulübün internet sitesindeki şampiyonluklar bölümüne 2010-2011 sezonunu da eklemesi karşılığı olmayan çek gibidir.

Çünkü evrak üzerine yazılan rakamın banka da karşılığı olması halinde geçerli olur, aksi halde ise değersiz bir kağıttan farkı yoktur. Bir başka örnek ile alınan gayrimenkulün şayet tapu dairesinde kaydı yoksa eldeki tapu senedinin üzerine ne yazılı olursa olsun hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur.

Yeni başkanın şike süreci ile ilgili, "biz hak ettiğimize inanıyoruz, bunu hukuken sonuna kadar kovalamak bizim için bir medeniyet göstergesidir, medeni bir toplumda işler bu şekilde yürür" diyerek bu mücadeleden vazgeçmeyeceğini söylemesi kadar  söylediğini de yapması önemlidir.

Hak verilmez, alınır

Trabzonspor’un 7. Şampiyonluk adımı atılmalı ama bu şekilde değil.

Trabzonspor'un çiçeği burnundaki başkanı bu hususta bir hamle yapacaksa; bu olayı spor kamuoyunda dillendirmeli.

Öncelikle bordo-mavili taraftarı ayağa kaldırmalı “hak verilmez, alınır” gerçeğinden hareketle etkili bir çalışma yapılmalı.

Ayrıca tüm camianın birlik içinde olmasını sağlayıp yek vücut olunmalı.

Ergenekon davasında yargılanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un söylediği gibi "....Şike davası sürecinde Fenerbahçe taraftarı bir tarih yazdı. Öyle bir tarih yazdı ki, aslında Türkiye ’deki çok kurum ve kuruluşun Fenerbahçe taraftarından ders çıkartması lazım...." sözüne ben şahsen katılıyorum.

Evet, seversiniz yada sevmezsiniz ama Fenerbahçe taraftarları gerçekten çok büyük iş çıkardılar.

Türk futbol tarihinin en büyük skandallarından biri olan şike davasında yılmadan, bıkmadan, usanmadan kulüplerini ve başkanlarını desteklediler.

2010-11 sezonunda Süper Lig ve TFF 1.Lig'in bazı müsabakalarında şike yapıldığı ve teşvik primi verildiği iddiası üzerine başlatılan  asrın şike davasında bitmez tükenmez destekleriyle başkan ve yöneticilerine sahip çıktılar.

Yaptıkları organize yürüyüş ve tepki eylemlerinde, şike davasında cezalandırılmış sanıkların ceza hükümlerinin bozulmasına karar verilmesinde ve yeniden yargılanmalarında baskı oluşturulmasında rolleri olduğu anlaşılıyor.

Zira ülke gündemini öylesine meşgul ettiler ki; neredeyse şike sanıklarının masum olduklarına Trabzonspor taraftarlarını dahi inandıracaklardı.

Trabzonspor’un UEFA, UEFA Tahkim, CAS ve İsviçre federal Mahkemesi'nin Fenerbahçe'nin şikeci olduğunu tescil ettiği sezonda ikinci ilan edilmesini kast ederek haklı olarak gerçekleştirdiği eylem olarak nitelenebilir.

Yerel adaletin yerini bulmamış olması gerçekleri değiştirmez. Yeniden yargılanma ile beraat etseler dahi kamuoyu vicdanında aklanabilecekler mi ona bakmak lazım.

Unutulmamalı ki; gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir alışkanlığı vardır.

Netice-i kelam;Trabzonspor şike tartışmalarıyla ilgili yeni bir adım atarak kulübün internet sitesindeki şampiyonluklar bölümüne 2010-2011 sezonunu da eklemesi güzelde bunu internette ilan edeceğine rakibi Fenerbahçe gibi sokaklarda mücadele etmeli.