Türk futbolunun “Şampiyon” tescilli 4. takımı olan
Trabzonspor'da başarılar yerine kulübün Sadri Şener'in başkanlığı
döneminde artan borçları konuşuluyor. 45 yıllık mazisiyle
liglerimizin en köklü kulüplerinden biri olan Trabzonspor aşılması
zor gözüken bir borç bataklığının içerisine girdi. Oysa Trabzonspor
borçlarıyla değil başarılarıyla gündeme gelen kulüp
olmalıydı.
Geçen yıl Aralık ayında yapılan son genel kurulda kulübün 130
milyon liraya yaklaşan borcu nedeniyle yoğun eleştirilen
Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, "Camiadaki 'borç'
korkusu nedeniyle transfer yapmaya çekiniyorum" demişti. Başkan
Şener, kulübün çok büyüdüğünü ve değiştiğini
kaydederek, "38 milyon lira borçla görevi aldık. O
zaman öyle bir Trabzonspor vardı. Trabzonspor'un eni, boyu, geliri,
gideri, çalışanı, ekipmanı vardı. Avni Aker'in 5 sene önceki ile bu
yıl ki durumu ortada. 15 milyon lira
harcadık" dedi.
Mali kongreden sonra yapılan açıklamalarda bordo-mavili kulübün
borç batağı içerisinde olduğu vurgulanmasına karşın bu güne kadar
bu borçların ne tür harcama veya ödemeler olduğu konusunda herhangi
bir açıklama yapılmadı.
Stadın fiziki güzelliği iyi oldu ama ortada futbol adına başarı
kaydedilemedi. Nitekim dükkanın ve tezgahın
dekorasyonu önemli ama dükkanda ve raflarda trend ürün yoksa o
dükkan iş yapmaz. Yani dükkan çok güzel oldu ama vitrinde mal
yok. Zira 38 milyon TL borç ile devir alınan kulübün
borcu 92 milyon artarak 130 milyona çıkmıştır ama büyüme kayda
değer başarıya yansımamıştır.
Ayrıca bana göre bu hususta çekinmesine hiç gerek yok.
Borçlanarak ta olsa isabetli transfer edilmesi halinde başarı
kendinden gelecektir. Ayrıca mevcut başkan "kulüp çok
büyüdü" derken borç anlamında olduğu görülüyor çünkü başarı
anlamında olmadığı ortada. Eski borç 38 milyon iken 15 milyonda
stadın masrafı ile 53 milyon eder. Oysa toplam borç 130 milyona
dayandığı görülüyor. Taraftar ise bu konuda haklı olarak kulübün
borçları artarken başarıyı da görmek istiyor.
Trabzonspor eski başkanı Nuri Albayrak, bordo-mavili kulübün
tarihinin en borçlu dönemi ve taliplisi olmayan 12 yabancı
oyuncuyla tıkanma noktasına geldiğini ve son üç sezondur hedef
koyulmadan, plan program yapılmadan borçlanıldığını belirterek,
"Plansız programsız borçlanma şirketleri uçuruma götürür.
Trabzonspor'un bugünkü borcunun ödenebilir borç olarak lanse
edilmesi en büyük yanlış. Başarı gelmeden ekonomik girdi
sağlayamazsınız. Sadece maç sonuçlarına endeksli ekonomi planlaması
bugün olduğu gibi hayal kırıklığı yaratır. Trabzonspor'un 9 puan
önde şampiyonluğa oynadığı dönem takıma transfer yapmayanların
bugün 9 puan geride olduğunda transfer çalışmasının içinde olmasını
hayretle karşılıyorum" dedi. Eski başkan Nuri
Albayrak'ın sözlerinin bazılarına katılıyorum.
Ancak bizler bu durumu eleştirirken şunu da göz ardı
etmemeliyiz. Özeleştiri yaparak kendimizi de eleştirmemizi ve
eleştirilebilecek olduğumuzu bilmeliyiz. Zira Trabzonspor'un
Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'taki gibi yönetime talip olacak
kişilerin sayısı çok azdır. Bordo-mavili kulüpte gerçek anlamda
başkan adayları artmalı. Marka isimler yönetime talip olup rekabet
oluşturmalı ki kalite artsın, başarılı transferler yapılabilsin.
Trabzonspor'da yönetimine talip olanların sayısı bir elin
parmakları kadar ancak var. Diğer kulüplere baktığımızda çok farklı
tablolar ve değişik simalar ortaya çıkmakta. Umarım önümüzdeki yıl
bu durum değişir. "Bize her yer Trabzon" diyorsak bu kentin
takımına el birliğiyle katkı yapmalıyız. Trabzonspor'u yönetim
anlamında dar çerçeveden koparıp geniş kitlere açmalıyız.
Trabzonspor derin Trabzon'un değil tüm sevenlerin takımı olmalı.
Bordo-mavili kulüp siyasi ideolojilerin tekelinde olmamalı.