Şota Arveladze Fitbol Dergisi'nin Ekim sayısına konuştu
Trabzonspor Teknik Direktörü Şota Arveladze, Fitbol Dergisi'nin Ekim sayısına dobra açıklamalarda bulundu.
''Türkiye'de futbol kamuoyu daha göreve gelir gelmez 'Başarılı olacak mısınz? Kalıcı olacak mısınız?' diye soruyor. Bunların cevabı bende yok. Kalıcı olmak başka, başarılı olmak başka. Çalışmak istiyorsan bu riski almak zorundasın.''
''TÜRKİYE'DE SİSTEM HAVA VE GAZLA
ÇALIŞIYOR''
''Kültürler arasında farklılıklar var, bizler daha çok kahramanları
severiz. Bizde bir kişi atacak, o ön plana çıkacak. Hollanda'da ise
takım sistemi var. O sistemde hücum ve defans birlikte yapılıyor.
Van Gaal'in yardımcılığını yaptığım dönemde çok daha iyi analiz
etme şansım oldu. Takım oyununu kurmaya çalışıyorlar. Türkiye'de
ise bu sistem kalp, hava ve gazla çalışıyor. Yetenekli insanlarız,
yüksek yeteneklere sahibiz ve büyük bir kalp taşıyoruz. Ama şunu
bilmeliyiz ki sistem oturmadan devamlı ve büyük başarı olmaz.
''TRABZON ALTYAPI MADENİ GİBİ''
Benim sistemime ve futbola bakış açıma gelirsek; hücuma ve topa
daha çok sahip olmayı seviyorum. Disiplinli olmak da çok önemli;
özel oyunculara pozisyon vermek, onları ön plana çıkarmak, hem
hücum hem defans anlamında iyi bir harmoni sağlamak lazım. Rakibin
ne yaptığına değil, bizim ne yaptığımıza bakıp gol atmak için
uğraşmamız gerektiğini düşünüyorum. Trabzon, altyapı madeni gibi.
Bölgede futbola gönül veren, futbola tutkuyla bağlı pek çok genç
yetenek var. Alt yapıya çok değer veren bir insanım. burada uzun
süre kalırsam, genç yeteneklere önem vereceğim. Hem Kayseri'de hem
de Kasımpaşa'da denedim. Kayseri'de zaman yetmedi ama Kasımpaşa'da
sistem iyi çalışıyor. Trabzon'da hala başlayamadım. Bu kadar
zengin, yetenekli oyuncuları ortaya çıkarmak bizim için büyük güç
olacak.
''OMUZLARDA TAŞIYORLAR''
Trabzon, bir sporcu için baskının her durumda üst düzeyde
hissedildiği bir ortam. Hami Mandıralı bir demecinde pazarda yaşlı
bir kadının yanına yanaştığını, cebine bir kağıt sokuşturduğunu ve
o kağıttan Trabzon'un ilk 11'nin çıktığını söylemişti. Demek ki
Trabzon'da pazara gitmek çok tehlikeli. O yüzden geldiğimden beri
pazara gitmiyorum :) Şaka bir yana sevincini de, üzüntüsünü de üst
düzey, yürekten yaşayan bir coğrafya burası... Bundan dolayı burası
özel bir yer. O yüzden insanlar burada sevdiği zaman omuzlarda
taşıyorlar.
ERMAN TOROĞLU BEĞENDİ VE...
Aslına bakarsanız benim bu büyük camiayla tanışma hikayem yani
Trabzon'a transferim de ilginçtir. Şampiyonlar Ligi maçı oynuyorduk
İrlanda'ya karşı. Erman Toroğlu maçın hakemiydi. O izledi, beğendi
ve dönemin başkanı Sadri Şener'e söyledi. O da Trabzon'da bir
hazırlık maçı ayarladı. Sonra da bizi transfer ettiler. İkizim
Arçil'le birlikte geldik. Bugün bile Trabzon'da herkes Arçil'i
soruyor. 'Ne zaman geri gelecek?' diyorlar. Onlara
verdiğim cevabı bu vesileyle tekrarlayayım; Arçil hocalık yapmıyor.
Onu zorla hoca yapamayız. Aile işleriyle ilgileniyor. İnşallah uzun
bir zaman beraber geçiririz.
''YA KALIP ÇALIŞACAKSIN YA DA...''
Türkiye'de futbol kamuoyu daha göreve gelir gelmez
'Başarılı olacak mısınz? Kalıcı olacak mısınız?'
diye soruyor. Bunların cevabı bende yok. Ama şunu biliyorum; Kalıcı
olmak başka, başarılı olmak başka bir şey. Özellikle de Türkiye'de,
bir takımda uzun süre çalışmayı sağlayan bir sistem pek yok. Ben
bunu değiştiremem. Çalışmak istiyorsan bu riski almak zorundasın.
Ya kalıp çalışacaksın ya da o riski alıp çalışmayacaksın.