Şike operasyonunda yaşanan şok detaylar
KESEYİ İYİCE AÇTI MASRAFTAN KAÇINMADI
"Nasıl oldu?" sorusunun cevaplarını ben şöyle veriyorum: - Centilmenliğe hiç prim vermedi. - Gözünü Fenerbahçe bürümesinden hiç rahatsızlık duymadı. - Fenerbahçe sevgisi söz konusu olunca mantığını savuşturan en azılı taraftardan daha azılı bir taraftar gibi davrandı. - Öfkelendi, öfkesini kontrol etmeye gerek duymadı. Hakem odası bastı. "Dünyayı başınıza yıkarım" dedi.
- Kesenin ağzını açtı. Taraftarda 'Aziz Başkan parayı bastırır, bizi şampiyon yapar' algısının yerleşmesi için hiçbir masraftan kaçınmadı.
- Takımının stadını 'rakip kıskandıran' hale getirdi. - Dostlarını daha fazla dost, düşmanlarını daha fazla düşman haline getirmekten zerre kadar çekinmedi.
- Sloganlar türetti ve üretti... Mesela "Darağacında bile olsak, son sözümüz Fenerbahçe olacak" dedi. Mesela Nâzım'ın şiirine nazire yaparak "Güneşli günler göreceğiz, şampiyonluk şarkıları söyleyeceğiz" dedi.
- Gitti / geldi. "Bırakıyorum" dedi. "Bırakma" dediler. "Bu kez son" dedi. Yine geldi. Bütün bunlar bir 'Aziz Yıldırım efsanesi'nin doğup büyümesine, serpilip önüne geçilemez hale gelmesine yol açtı. Efsaneyi besleyen başka hususlar da söz konusu tabii...
- Belki bilerek / belki bilmeyerek, bir karizmanın oluşması için gereken 'gizem yaratma' işini çok iyi uyguladı: Her yerde konuşmak yerine sadece kendi seçtiği platformlarda konuştu.
- Fenerbahçe söz konusu olduğunda aksileşmeyi, huysuzlaşmayı, hep kendine yontmayı meşru gördü.
- 'NATO müteahhidi' gibi bir sıfatın ağırlığından yararlandı.
- 'Kendine biat edenler' grubu oluşturdu.
- Fenerbahçe'nin gücünü ve imkânlarını sonuna kadar kullanarak medya üzerinde bir büyük fırtına estirdi.
- Çok zor bir işi başardı: Medyanın kendisini yönlendirmesine izin vermedi. Aksine kendisi medyayı yönlendirdi.