Şampiyon belli mi Şansal bey?

Şampiyon belli mi Şansal bey?

Muhammed Işık muhmed42@gmail.com

Sezon başında bir şey söylemiştim. Sezonun adını içime sindiremedim. Süleyman Seba’nın futbola olan katkısı ve yöneticiliğine hata beyefendiliğine itirazımız olamaz ama sezonun adını bir kulübü temsil eden bir kişiye atfederseniz bundan sonrasında söylentilere de hazırlıklı olmalısınız. Yapılacak hatalarda bunun dillendirileceğini bilmelisiniz demiştim.

Şimdi gelinen noktada çok farklı şeyler düşünmüyorum. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın maçlarındaki hakemlerin oyunu soğutması, oyunun temposunu düşürmeye dönük düdükleri ile yaşadıkları puan kayıpları kafamı karıştırıyor. Hakem hataları konusunda da oldukça sıkıntı yaşıyorlar. Bu arada Beşiktaş kötü futbol oynasa da çaktırmadan yoluna devam ediyor. İte kaka liderlik koltuğuna oturttular. Beşiktaş’ın Avrupa kupasında göstermiş olduğu başarıyı ve güzel futbolu yazdıklarımın dışında tutuyorum. Ligde ne yaptığını bilmeyen bir Beşiktaş var.

Federasyon Başkanı olsam en son isteyeceğim şey Fenerbahçe ve Galatasaray’ın şampiyon olmasıdır.

Neden mi?

İki takımdan birisi şampiyon olursa dördüncü yıldızı takacak ve bir sonraki sezonun şampiyonu az çok belli olacak. Bu süreci ne kadar uzatabilirlerse o kadar kardır diye düşünüyorlardır. Beşiktaş şampiyon olursa önümüzdeki sezon dördüncü yıldız yarışı daha da kızışır. Yabancı oyuncu transferi de serbest olunca takımların kalitesi artar. Ayrıca burada önemli bir konuyu atlamamak gerekir.

Türk futbolunu yönetenler arasında Şansal Büyüka’nın da yerini küçümsemeyin. Türk futbolunun baronu Şansal Büyüka’dır. Ne kadar çok rekabet olursa onun işleri de o kadar iyi gider. Renklerin çıkarlarının değil, Lig Tv’nin çıkarlarının düşünüldüğü bir lig var maalesef! Tamamen ticarete dökülmüş durumdadır ligimiz. Nasıl çok üye yaparız, nasıl daha fazla kazanırız hesabınlar. Öyle olmasa zaten Lig Tv’nin kanal sayısı artmaz. Her lig için, her maç için ayrı bir şifreleme sistemleri var. İnsanların spor sevgisi tamamen paraya endekslenmiş durumdadır.

Ben her ne kadar bu düşünceler içinde olsam da inanın Fenerbahçe ve Galatasaray’dan da şüphe duymaya başladım. Her iki takımında oynamış oldukları futbol kalitesi Beşiktaş’tan çok daha iyi olmasına rağmen ikisi de Beşiktaş şampiyon olsun diye ellerinden geleni yapıyorlar. Netice olarak bu işin danışıklı dövüş olduğuna inanmaya başlayanlardanım. Yöneticiler, Federasyon, Yayıncı kuruluş paraları götürürken taraftarlar takımları şampiyon olsun diye kendinden geçiyor, moral bozuyor. Üzülen sadece taraftarlar olurken futbolcular ve yöneticiler ellerine geçen paranın hesabını yapıyor.

Doğuştan bu takımı tutuyorum diyenler paralarını az geç almaya başladı mı sahada da oynamıyor, antrenmana da çıkmıyorlar.

Para ceplerinde ise armayı da öperler, taraftarın gözüne girmek için secdeye de giderler.

İngiltere’de, Almanya’da ve İspanya’da rekabet ve seyir zevki artarken ülkemizde düşmesinin sebepleri tamamen yazdığım hususlardır. Bunların düzelmesi için köklü bir değişikliğe gidilmelidir. Takımlarımız taraftarların gazını almak için transfer yapıyor, yayıncı kuruluş spora yatırım yaptım diye şov yapıyor, hakemler kıyıma devam ediyor ve sürekli yöneticiler değişiyor ama düzen değişmiyor.

Tekere çomak sokmak da bizim görevimizdir. Ya düzeleceksiniz, ya düzeleceksiniz!!!