Ben
Pazar akşamı maç öncesi yaşadığım heyecanı maç esnasında
yaşayamadım. Beklediğime değmedi. Maç öncesi geçmiş yıllardaki
maçların görüntülerini izledim. İnanın o kadar heyecan dolu maçlar
olmuş ki bu maç belki içlerinde izlenmeye değmeyen tek maçtı.
Öncelikle kazanan takım Galatasaray’ı tebrik
edelim. Bu galibiyetle aradaki puan farkını açtılar. Bu
puan farkları ligin sonunda çok işe yarayacak.
Galatasaray beklediğim gibi başlamadı. Ben daha
çok baskılı başlar diye tahmin ediyordum. Fenerbahçe savunmasını
aşamadılar. Ceza sahasının etrafında gezdirilen top bir türlü ceza
sahasının içine girmedi. Bir kez Hamit ile gole çok yaklaştılar
onda da direğe takıldılar. Baktılar ki olmuyor Bekir daha
fazla dayanamadı ve gol öyle atılmaz böyle atılır dedi.
Burada Bekir’in bir kabahati yok. Bunlar her zaman olabilecek
kazalardır. Bekir bir şanssızlık yaşadı. Umarım etkisi altında
kalmaz. Bu yenilen gol Fenerbahçe’nin aldığı mağlubiyete kılıf
olamaz. Galatasaray, Fenerbahçe’ye oranla daha iyiydi. Yani %55
Galatasaray, %45 Fenerbahçe diyebiliriz. Ben direkten dönen top ve
Volkan’ın kurtardığı bir şut dışında Galatasaray’ın da tehlikeli
pozisyonu olduğunu hatırlamıyorum. Bu maç beraberlik kokan ama her
an her şeyin olabileceği bir maçtı.
Fenerbahçe’de ise çok ama çok sakin bir
Aykut Kocaman vardı. Elindeki kadrodan bir türlü verim alamayan,
girenin çıkanı arattığı bir kadro. Formu yerlerde sürünen
bir Krasiç vardı. Adam geldiğinden beri daha kapasitesinin yarısını
veremedi. Meireles maçta o kadar isteksizdi ki kendisine atılan
pasa koşamayacak kadar kötüydü. Kırmızı kart görerek Fenerbahçe
düşmanlarını hortlattı. Şimdiden Engin’e 11 maç verildi. Hakeme
tükürdü, yok yuvarlak yaptı. En az 10 maç ceza almalı. Lisansı
iptal edilmeli gibi bilinçsizce yorumlar yapılıyor. Kaldı ki bu
adam kariyerinin ilk kırmızı kartını gördü. Melo ve Almeida’nın
açıklamalarına bakarsanız da olayın medyaya yansıyan hakem raporu
ile örtüşmediğini görebilirsiniz. Fakat ben ne olduysa olsun
Fenerbahçe forması giyen Meireles’e en ağır cezayı verdirtmek
isteyenlerinde az olmadığını düşünüyorum. Bu ülkede CANER
demediği LAN yüzünden 2 maç ceza aldı. Rakip
oyuncu ben dedim dediği halde, hakem hatalı olduğu halde, hatta
hakem 1.lig maçına verilerek hatası tescillense de yine de
Fenerbahçeli Caner 2 maç oynatılmadı. Bunda da nasıl olsa
bir Engin örneği var. Sözde tükürük ve ne anlatmaya çalışıldığı
bilinmeyen bir hareket var. Verin 17 maçta kurtulun. Adam biraz
form tuttu ya yemeye çalışıyorlar.
Ben
bu derbi de yorum yapılacak bir pozisyon bile hatırlamıyorum.
Taraftar bile o kadar sakin izledi ki onları ateşlendirecek
pozisyon göremedik. Böyle derbi mi olur? İngiltere, İspanya, İtalya
derbilerine bakın. Biz hala takımlarımızı o takımlarla
kıyaslıyoruz. İki takımımız da Avrupa’da yoluna devam ediyor ama bu
futbolları hiç tat vermiyor. Bu futbolla gelebilecekleri en iyi
yerdeler. Türkiye’de transferi bir kenara bırakıp sistem futbolunu
öğrenmemiz gerek.
Yurt dışında Almanya’da nasıl eğitim
veriliyor, futbolcular nasıl disiplinli oynuyor öğrenmemiz
gerek.
İngiltere’ye gidip hızlı nasıl oynanır
öğrenmemiz gerek.
İspanya’ya gidip taktiksel
eksikliklerimizi gidermeliyiz.
İtalya’dan defans nasıl yapılır
öğrenmeliyiz.
Bunları oturttuktan sonra transfer yapmalıyız.
Bizim ülkemize en kral topçuları getirsen de olmuyor. Onlarda
buranın ekmeğini yedikten, suyunu içtikten sonra bizim gibi
davranmaya başlıyor. Garanti parası cepte olunca adam ne yapsın
sistemi, taktiği…
Bu
işin tamamen TFF’de olduğunu ve antrenör diploması vermenin kolay
olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bizim ülkemizde futbolu bırakan
herkes hoca oluyor. Olmadı yorumculuk yapıyor. Bu işin ciddi
eğitimlerinin verildiği, sadece futbolun içinden gelme değil bu işi
meslek olarak yapabilecek ve ciddi eğitimlerin alınabileceği
sistemlerin olması gerekir. Bu ne zaman düzeldi, o zaman başarı
devamlı hale gelecektir.