Mete Düren'den Fenerbahçe'ye cevap
Futbol Federasyonu Basın Sözcüsü Mete Düren, açıklamalarda bulundu..
Fenerbahçe ile TFF arasında soğuk rüzgarlar eserken konu ile ilgili Futbol Federasyonu Basın Sözcüsü Mete Düren, Beyaz TV'ye açıklamalarda bulundu.
FENERBAHÇE'YE NEDEN CEZA VERİLDİ?
"Federasyonun o maçtaki temsilcileri hangi maç olursa olsun tribünlerden gelen bütün tezahüratları yani belli bir sayı yada kişi grup tarafından dile getirilen bütün sloganlar olsun, tezahüratlar olsun not etmekle görevliler. Bunlar not edildikten sonra hukuk kurulu tarafından değerlendiriliyor ve kötü söz veya bir hakaret içeren bölümler eğer varsa o takdirde takımlar PFDK’ya sevkediliyor. Dolayısıyla herhangi bir siyasi içerikli eylem veya o anda cereyan eden toplumsal olaylara yönelik bir tepki bir slogan vs. bunlar hiçbir zaman bugüne kadar olmamıştır. Hiçbir zaman hukuk kurulu tarafından PFDK’ya bir sevk sebebi değildir. Bu daha evvel de bizim ilettiğimiz bir hadiseydi ama temsilciler kurulu tarafından temsilci raporu bunun yazılıyor olması konusundaki ayrıntıyı tekrar bir hatırlatmak ihtiyacı duyduk. Yani rapora yazılmış olması sevk sebebi değildir. Orda herhangi bir içerik ne oluyorsa olsun yani, siyasi sosyal olsun veya olmasın efendim bir hakaret veya bir kötü söz içeriyor olsun veya olmasın bunların hepsi not edilir ve daha sonra temsilci raporu olarak hukuk kuruluna iletilir. Dolayısıyla bu açıklamayı bu şekilde bir tekrar hatırlatma babında yapma ihtiyacı duyduk.
"DİĞER KULÜPLER OLMADIĞI ZAMAN DA FENERBAHÇE'NİN BÜYÜKLÜĞÜ ORTAYA ÇIKMAZ"
"Şimdi tabi, Fenerbahçe bu ligin dolayısıyla bu havuzun önemli faktörlerinden bir tanesidir ama şu da bir gerçek ki Fenerbahçe olmadığı zaman bu havuz veya bu lig tabiki şekillenmeyeceği gibi diğer kulüpler olmadığı zaman da Fenerbahçe’nin büyüklüğünü ortaya çıkaracak faktörde ortadan kalkmış oluyor. Dolayısıyla biz de kulüp yöneticiliği yaptık biliyorsunuz zamanında. Bizim de çok şikayetçi olduğumuz muzdarip olduğumuza inandığımız anlar oldu. Biz de benzer söylemlerde bulunduk. Ben hep onu söylüyorum; futbolun içinde olan herkesin mutlak suretle bir futbol yöneticiliği yapması lazım ama daha sonrada bu kulüp yöneticiliğinden sonrada federasyon yöneticiliğide yapması gerekiyormuş şuan ki izlenimim de bu şekilde. Eski söylemlerimede ek olarak biraz genişletmek isterim, o zaman görüyorsunuz ki Türk futbolunun sevk ve idaresinden sorumlu olmanıza rağmen bir çok hadisede esasında hiçbir etkiniz olamıyor yani tribünde olan olaylardan tutunda sahadaki hakemlerin yaptığı birtakım hiç istenmemesine rağmen hatalara kadar."
"SPOR AHLAKININ KORUNABİLMESİ İÇİN BİR TAKIM CEZALAR VERİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
"Mevcut ceza sistemi bu şekilde olduğu sürece bu ceza sistemini de uygulama zorunda bahsettiğiniz bağımsız çalışan kurullar. Dolayısıyla ceza hakkını doldurmuş bir takımın taraftarı eğer bir maç sonrasında yine aynı şekilde kötü söz çirkin tezahürattan dolayı yine aynı suçu işlerse aynı cezanın tekerrür edeceği aşikar. Yani o yüzden otokontrol sisteminin de taraftarların da artık kendi aralarında birkaç yüz kişisiyle bunlar bu insanları da bir şekilde susturup takımlarının daha fazla daha doğrusu kendilerinin de bir şekilde daha fazla ceza almalarını engellemeleri gerekiyor. Öte yandan tabii sahada oynanan futboldan futbolcunun hareketini artık bizim bir şekilde etkilememiz mümkün değil. Yani bu seviyeye gelmiş Süper Lig seviyesinde oynayan veya Süper Lig seviyesinde şampiyonluğa oynayan veya Süper Lig seviyesinde Avrupa Kupaları’nda boy gösteren takımlarının oyuncularının da bence artık spor ahlakı ve spor disiplini açısından belli bir seviyede olmalarını beklemek bizim hakkımız. Bu seviyeye uygun davranış göstermeyen bir oyuncunun da doğal olarak disipline sevkedilerek orada ilgili yine bağımsız kurullar tarafından cezalandırılması tabii buna yine Tahkim Kuruluyla bir itiraz etme hakkı da mevcuttur. Bunun da bu şekilde gelişmesi doğal diye düşünüyorum. Ama doğal olmayan tekrar söyleyim bu seviyeye gelmiş oyunculardan bu şekilde hareketleri görmüş olmamız. Ama bunlar tekrarlandığı sürece de belli bir disiplini belli bir spor ahlaki ortamını koruyabilmek için bu cezaların uygulanmasını şart görüyorum."
"YABANCI FUTBOLCULARA UYARI YAPILMASI GEREKİYOR"
"Demin de konuştuğumuz gibi, federasyonun hukuk kurulu PFDK’ya sevkeder. Ancak PFDK bağımsız bir kuruluş, TFF’nin bir organıdır. Dolayısıyla kendi hür iradesiyle bir karar veriyor. Bu karara da daha sonra uymak hepimizin zorunluluğu. Dolayısıyla ben de okudum kendi ağzından duymadık böyle bir rivayet olduğu söyleniyor. Ufuk başkanımızın böyle bir söylemi olup olmadığını bilmiyoruz. Ama öyle de olsa zaten federasyonun bağımsız kurullarının ne denli bağımsız olduklarının bir ifadesi olur bu. Ya da bir itirafı olur diğer bir şekilde. Çünkü yönetim kurulunda… Ancak bir takım yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızın da farklı düşünmelerine rağmen federasyona ilgili Disiplin Kurulu farklı bir karar vermiş olabiliyor. Ama burada tabii mesele ceza almalı mıydı, almamalı mıydan ziyade böyle bir hareketin yapılıp yapılmamasını tartışmak gerekiyor. Daha doğrusu böyle bir hareketin tartışmak böyle bir hareketin olmasının olduğunu görmek esasında üzücü. Ama bazen futbolcuların hallerini önden kestirmek mümkün olamıyor. Ancak takımlara da yönetimlere de içinde bulundukları toplumların örf ve adetlerine göre bir takım başka ülkelerde farklı yorumlanabilecek hareketleri burada farklı değerlendirilebileceği yönünde bir takım uyarıların yapılmasını faydalı buluyoruz."
"HER KULÜBE KAPIMIZ AÇIK"
"Türkiye Futbol Federasyonu, kulüplerin federasyonudur. Sonuçta federasyonun kapısı başkanımızın ve diğer yöneticilerimizin kapıları her zaman bütün kulüp yönetimlerine açıktır. Kim ne zaman ziyaret etmek istiyorsa buyursun gelsin. Yani bunun arkasından şöyle bir şey olması gerekiyordu halbu ki böyle olmadı diye bir şey yok. Dolayısıyla ondan sonra gelen hadiselerle ziyaretin de bir ilgisi yok. Dediğim gibi ziyarette konuşulanlar basına yansıdığı ölçüde, Aziz başkan şikayetçi olduğu konuları dile getirmiş. Bunlar bu zamana kadar hep oldu. Bundan sonra da kulüplerin şikayetçi olduğu konular oldukça bunlar da yine karşılıklı sohbet edilebilir. Önemli olan burada kulüp yöneticilerinin federasyonlarda bu tür durumlarda bir art niyetle hareket edilmemiş olduğu bir ön yargıyla hareket edilmemiş olduğu ve bunların her ne kadar tüm çabalara rağmen yine de futbol hayatı içerisinde tekrarlanabilecek nitelikle olduğunun bilinmesi gerekliliği. İnsanların buna iyi niyetle yaklaşmaları. Bunun bir art niyetli değil de insan hatasından kaynaklanan sebeplerle olduğuna herkesin inanması gerekliliği. Bugünden sonra da yine de ben daha az oranda sıklıkta tekrarlanmayacağını temenni etmekten başka elimden gelen bir şey yok.