Hıncal Uluç ile haftanın gündemi

Fenerbahçe, Bursaspor karşısında 1-0 yenik düştüğü maçta 4-1 kazanmasını bildi. Bursaspor Genel Menajeri Süha Sidal, mücadele sonu F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın devre arası hakemleri tehdit ettiğini öne sürdü. Fenerbahçe ise Yıldırım'ın sadece sitemde bulunduğunu ifade etti. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye Futbol Federasyonu'nun cevap vermesi gereken soru bu; devre arasında soyunma odasına giden hakemle ev sahibi kulübün başkanı nasıl konuşur? Bu birinci değil, beşinci değil... Fenerbahçe'nin Saraçoğlu'nda oynadığı her maçta Aziz Yıldırım babasının evine dalar gibi soyunma odasına dalıyor, dalabilir akreditasyonu var. Ama hakemin yolunu kesmesi, hakemle konuşması yasak. Yani bırak serzenişte bulunmasını ya da tehdit etmesini (ki ilk haberler öyle geldi; 'Affetmem sizi') Aziz Yıldırım'ın nasıl konuştuğunu bütün Türkiye biliyor. Onun serzeniş dediği üslubunun da ne olduğunu da biliyor. Kaldı ki geçin bunların hepsini. 'Hakem bey, harika yönettiniz birinci yarıyı. İkinci yarıda da böyle ol' demesi dahi suç. Hakemi etkileyen ev sahibi kulübün başkanı ve o başkanın ne kadar etkili olduğunu Türkiye'de, federasyon nezdinde, teşkilat nezdinde hatta hükümet nezdinde ne kadar etkili olduğunu bütün Türkiye biliyor. Manalı manalı gülse bile hakem etkisinde kalır. Nitekim hakemlerin ne biçim etkide kaldıklarını ikinci yarıda gördük. Yani, Maraton'da oturduğundan beri hakemlerin ve federasyonun koruyucu meleği gibi konuşan Marcus Merk maçın kırılma noktası olan gol için 'Hem faul hem ofsayt. İki ihlal birden var' dedi. Şimdi sabaha kadar da tartışılır. Ben çok tartışılmayacak bir soru sormak istiyorum 'Maç 1-1 iken ayni golü Bursaspor atsaydı ve de yan hakem santraya koşmasaydı yerinde kalsaydı o 'Ben golü verdim' diye ortaya çıkan orta hakem ayni kararı verebilir miydi?' İmkan, ihtimal var mıydı vermesine? Bursaspor olsaydı eğer o hakem Sow kaleciye faul yaptı diye ikinci golü de vermezdi. Sadece 2-1 yapan golü değil, 3-1 yapan golü de vermezdi. Neden? Çünkü onlar Fenerbahçe Stadı'nda Saraçoğlu'nda baskı altında oynuyorlar. Baskının kaynağı da seyirci değil. Hakem seyirciden korkmaz. Baskının kaynağı Aziz Yıldırım ve Aziz Yıldırım'ın hakemler tarafından gayet iyi bilinen ve değerlendirilen gücü. Bu ülkede hakemlik yapmaya devam etmek istiyorsan, her maçta 1500 lirayı cebin atmak istiyorsan, iyi bir memur maaşını 90 dakikada kazanmak istiyorsan Aziz Yıldırım'ı hoş göreceksin arkadaş! Kural bu. Meireles'in ikinci golü tartışılıyor. Ofsayt mı, değil mi? Kural 'Eğer golü vereceksen önce yan hakemine bakacaksın ondan sonra düdüğü çalacaksın.' Ama hakem önce golü verdi sonra yan hakeme baktı. Bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Açık şey şu, yan hakem ofsayttan ya da faulden herhangi birinden emin olsa ikisinde de bayrağı ile işaret eder. Ofsayt ile bayrağı önce çeker sonra ofsaydın olduğu yeri gösterir. Faul ise eğer bayrağı elinde havada sallayarak ihlal olduğunu hakeme duyurur ve koşmaz. Şimdi ihlal varsa hakem ne olacak? Yerinde duracak. İhlal yoksa santraya koşacak. Şimdi diyorlar ki 'Madem yan hakem ihlal var diyordu, santraya koşmuyordu o zaman niye bayrağı çekmedi?' Orada gözlerden kaçan (bazıları fark etti sonra) yan hakem koşmuyor ama orta hakemi yanına çağırıyor. 'Orta hakem ile konuşmamız lazım.' Ne konuştuklarını bilmiyoruz ama bayrak çekmeyen bir yan hakem orta hakemi niye konuşmak için yanına çağırıyor?
Diğer Galeriler