Herkesten 2 saniye önde olan adam! Maradona
Futbol camiasının önde gelen isimlerinden Sergen Yalçın, Önder Özen ve Ali Ece futbol dünyasının yaşayan efsanesi Maradona'yı kaleme aldılar.
Futbol camiasının önde gelen isimlerinden Sergen Yalçın, Önder Özen ve Ali Ece futbol dünyasının yaşayan efsanesi Maradona'yı kaleme aldılar.
İşte Fitbol Dergisi'nin ilk
sayısında yayınlanan o muhteşem yazılar;
ÖNDER ÖZEN
OYNADIĞINDAN FAZLASI OLMAK
"Maradona yazar mısın?" dendiğinde tereddütsüz evet dedim. Zira Demet Akbağ'ın dediği gibi "Severim deliyi." Deli değildi ama delilikti Maradona. Düpedüz delilikti. şimdi size Maradona şöyle futbolcuydu, böyle goller atardı diyecek değilim. Yetmez bu. Bazı oyuncular oynadığı futbol kadardır. Bazıları attığı goller kadar kalır. Fenomen olma durumu ise başka bir şeye işaret eder: Oynadığından fazlası olmak... Biraz da budur Maradona. Oynadığından fazladır ağırlığı. Pele kadar kupa kaldırmamış ve Messi kadar da gol atmamıştır misal. Lakin öteye geçmeyi başarmıştır. Peki nasıl olmuştur da 'öteye geçmeyi' başarmıştır? Görkemlidir mesela. 1904'de kurulmuş Napoli'ye 83 yıl sonra ilk şampiyonluğunu getirirken yarattığı hikaye destansıdır biraz da. Ulaşılmaza ulaştırmak bir tarafa, bunu bir Sicilyalı gibi yapmış olmaktı görkemi yaratan. Ne gittim, ne de gördüm. Ama hepimiz okuduk iki satır Sicilya'ya dair yazılmış hikayeleri. Okuduk ve biraz da benzettik bizim Çukurova hikayelerine. Kavruktur Çukurovalı. Deli doludur.' Küfürbazdır ama yaratıcıdır da söverken. Öyleydi Maradona da. Şık-janti Platini'li şık şıkıdım Juventus'u geçerken küfürbazdı ama alaycı değildi misal. Demirspor'un ya da ne bileyim Diyarbakırspor'un havalı büyükleri geçip şampiyon olduğunu düşünün. Öyleydi Napoli'nin şampiyonluğu. Görkemliydi.
Ya Dünya Kupası'na ne demeli? Maradona'nın başyapıtıydı o. Görkemliydi. Beş gol, beş asist. Slalom goller, Maradona'nın sol ayağı, Tanrı'nın sol eli falan bir tarafa çeyrek finaldeki İngiltere galibiyeti bile başlı başına destansı ve görkemli bir hikaye yarattı top-tüfek dünyasında. Top-tüfek dedi zira hem top hem de tüfek dünyasının maçın oynadı Maradona. İki ülke Falkland'da tüfek çatalı beri kızgındı 'Demir Lady'. Dört dakika arayla dünya kupaları tarihine geçecek iki gol attı kaptan. Serdi İngilızleri yere.
MARADONA
YALNIZDI!
Maradona'nın bir yıl arayla kazandığı iki şampiyonluk da
görkemliydi. Görkemli futbol gösterileri vardı ve dramatik yapıları
da kuvvetli şampiyonluklardı. Maradona bir Marlon Brando
performansı ortaya koydu başrolde. Sanat sanat için midir, sanat
toplum için midir? Bu soruyu çok tartıştı sanat-sepet dünyası.
Soruyu sahaya attığımızda alacağı şekil şu; profesyonel futbol
kazanmak için mi oynanır, eğlendirmek için mi? Maradona tıpkı Kemal
Sunal gibi bir cevap verdi sahada. Eğlendirdi insanları. Süsledi
oyunu. Oyuna yeteneğiyle değer kattı. Kendi repertuarından
örneklerle zenginleştirdi futbolu. Onun yaptıklarını başkaları da
yaptı. Lakin estetik değeri olarak kimse yanına yaklaşamadı. Pele
dünya kupalarını kazanırken başroldeydi. Ancak Vava-Dıdi-Garrincha
ve Zagallo'yla birlikte anıldı. Messi büyük oynuyor ve o da Xavı,
Iniesta ile şimdilerde ise Neymar ve Suarez'le aynı cümlede özne
oluyor. Ocean's 11 gibi biraz. Oysa Maradona yalnızdı. Misal;
Messi'yi Frank Rijkaard çıkarttı diyen kadar, Pep Guardiola ondan
çok iyi verim aldı diyen de var. Peki Ottavio Bianchi'yi kim
tanıyor? Maradona'yı tanıyanların yüzde on beşi bile bu ismi
bilmez. Bianchi'nin CV'sinde 1987 Serie A ve 1989 UEFA
şampiyonlukları var fakat herkes bu şampiyonluklara laf geldiğinde
Maradona diyor, başka bir şey demiyor. Ya da yine misal Menotti,
Arjantin'de ve tüm dünyada Carlos Bilardo'dan çok daha fazla
tanınıyor. Ikisi de Dünya Şampiyonluğu madalyasına sahip. Ancak
Bilardo bile o madalyaya baktığında kendisini değil Maradona'yı
görüyor. Yalnızdı Maradona. Ne Garrincha'sı vardı sağında ne de
kulübeye baktığında Guardiola'yı görebildi. Tek tabanca yaptı her
şeyi.
MARADONA BİR
ASİYDİ
Geçtiğimiz yüzyılın üç filmli ikonu James Dean için "O bir asiydi'
derler. Ne yaptı da böyle dediler bilmiyorum ama Maradona futbol
sahasındaki asiydi. Napoli belediye başkanına posta attığı
söylenir. Bizim kuşak FIFA başkanına daldığını hatırlar. Kolunda
Che dövmesi, ağzında purosu, yanında Fidel Castro. itaatkar
futbolculara `çok güzel çocuktur' payesi veren yanaşmalara göre tam
sopalık işte. Misal; şu Cristiano Ronaldo çok efendi çocuk.
Geçenlerde Amerika'da kulaklık tanıtımına gittiğinde gazeteciler
FIFA dakı yolsuzluğu sorunca topa girmemiş. Maradona balıklama
atlardı bu soruya, tıpkı 1994'de olduğu gibi. 'Büyüklerimiz
bilir' kolaycılığına girmedi. Tavır koydu. O bir asiydi.
"Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" demiş Mevlana.
Buradan geçer not alır Maradona. Ne göbeğini içine çekti, ne de göz
yaşını sakladı. Göbeğinden rahatsız olduğunda gidip midesine
kelepçe taktırdı, göz yaşından yanağı gıdıklanınca da eliyle sildi.
Öfkelendi ve tekmeyi bastı. Tutuklanırken yüzünü saklamadı. Emir
Custurica 2008'de bir Maradona filmi çekti. Izlemeyen varsa izlesin
derim. O filmden kalma çok gezen bir video var internette. Bir bar
sahnesindedir ve kendisi için yapılmış bir şarkıyı söylemektedir.
Hepi topu altı dakika sürer. Orada dikkatli bakanlar görür
muhakkak; olduğu gibidir. Pele'den görmediği şefkati, Messi'den
esirgemedi Maradona. Kendisi dışında kimseyi beğenmeyen Pele'ye
baktığımda ise kim daha büyük sorusunun çok da önemli olmadığını
görürüm. Zaten Maradona büyüktür demedim, farklıdır dedim. Büyüklük
konusunu Menotti "Messi her gün Maradona gibi oynuyor, Maradona ise
bazen Maradona'ydı" diyerek kapattı bence. [page_end]
SERGEN YALÇIN
HERKESTEN 2 SANİYE ÖNDE OLAN ADAM
"Dünyanın en iyi oyuncusu kim?" sorusuna futbola seyirci olarak başladığım çocukluk dönemimde "Maradona" cevabını verirdim. Sonra futbol oynamaya başladım ve gördüm ki o yalnız benim dönemimin değil, tüm zamanların en iyisiydi... Maradona'yı bugün sadece Youtube'daki eski videolarından seyrederek tanıyan futbolseverler bile onun futbol tarihine damga vuran yeteneğine şapka çıkarıyor. Maradona'yı seyretmek benim için çok özel bir deneyimdi. Onu seyrederken gösterdiğim dikkati okulda ders dinlerken gösterseydim eğitimim çok farklı şekilde bitebilirdi. Gözüm hep onun üzerindeydi. Maçın içinde onun düşüncluklerini acaba ben de düşünebiliyor muyum diye bakardım. Topu aldığında o neyi planlıyor? Ben nasıl plan kuruyorum? Maradona'nın bu pozisyonunda ben olsam ne yapardım? Çalım mı atardım, şut mu çekerdim, verkaç mı yapardım? Benim bir oyuncuyu örnek almak özenmek gibi bir olayım hiç olmadı. Ama Maradona'yı seyrederek çok şey öğrendim.
YETENEĞİ SONRADAN
KAZANAMAZSIN
Maradona'yı benim için özel kılan vasıflarından biri o muhteşem sol
ayağıdır. Sol ayaklı oyuncu farklıdır. Yetenekli oyuncunun solu
öldürür. Sağlar bu kadar nitelikli olmaz. Kaliteli sol ayağın
savunması da çok yoktur. Sol ayağın yeteneklisi, tadından yenmez,
onun futbolu bir resitaldir. Maradona, oyunculuk kariyeri boyunca
çok çalışkan olmamakla suçlandı. Antrenörler genç oyuncuları
"Çalışın siz de Maradona olabilirsiniz” diye motive etti. Bu
koskoca bir yalandır. Hiçbir oyuncu çalışarak bu konuma erişemez.
Maradona olmak doğuştan gelir. O yeteneği sonradan kazanamazsın.
Çalışarak daha güçlü olabilirsin o ayrı ama daha yetenekli
olamazsın Arjantinli yıldızın özel hayatı hep skandallarla anıldı.
Bazı davranış biçimlerini elbette tasvip etmemiz mümkün değil ama
"şımarıklık" başlığı altında yer alan ayrıntılar aslında yıldız
olmanın doğal bir getirisiydi. Maradona futbolun Madonna'sıydı. Onu
bir Hollywood starı kalibresinde şöhrete kavuşturan yeteneğinin
doğal bir sonucuydu yaşadığı skandallar.
Maradona kadar olmasa da ben de yaşadım bu baskıyı. "Çok büyük yetenek sahibi olmak insanı şımartıyor dediler. Türkiye'de bu "şımarıklık" diye yorumlanıyor ama bunun şımarmakla hiçbir alakası yok. Özgüvendir bunun gerçek adı. Yeteneğin ve kabiliyetin verdiği hak edilmiş bir özgüven... Kendi yeteneğini, tarzını bilen adam başka nasıl olacak? Bu tarz adamları kontrol edemezsin. Buna izin vermezler. Bunlara frikik atmayı, çalım atmayı öğretemezsin. Onlar öğretir sana, kontrol ederler Sen de buna razı gelirsin. Çok yetenekli olmak bir futbolcuya kafasına göre hareket etme yetkisini verir. "Sen çık sahaya da ne yaparsan yap" denir. Büyük yeteneklerin senin yönlendirmene ihtiyacı şğ" yoktur. Onlara sahada "Şunu yap bunu yap" demene de gerek yoktur. Zaten Maradona gibi adamlar, sahada herkesten 2 saniye önce düşünür. Sen daha ne olacağını anlamadan Maradona'nın kafasında bir plan vardır ve onu uygulamaya başlamıştır bile. Herkesten 2 saniye önde olan adamdır Maradona. Böylesine büyük potansiyelleri sahada işlevsel kılmak, onlara bir maçı kazandırma isteğini aşılamak da oyuncunun karakter özelliğinden ziyade teknik direktörlük mesleğinin bir parçasıdır.
En başta Arjantinlilerin ardından da tüm dünyada futbolseverlerin cevabını aradığı bir başka soru da şüphesiz şudur:
"Maradona mı Messi mi?" Messi, dünyanın en iyi takımı Barcelona'da oynuyor. Yanındaki diğer 10 kişi de dünyanın en büyük yıldızları arasında sayılıyor. Kaldı ki Messi'nin yıldızlar topluluğu Barcelona'daki performansıyla Arjantinli milli takımındaki performansı arasındaki dağlar kadar farkı görmemek için kör olmak gerekir.. Oysa Maradona hiçbir zaman böyle yıldızlar topluluğu bir takımda oynama lüksüne sahip olamadı. Ne milli takımda ne de kulüpler bazında... Buna rağmen Maradona tek başına hem milli takımını hem de kulübünü şampiyon yapabildi. Ya Messi? Bu karşılaştırma konusunda başka söze gerek yok sanırım. Maradona, Arjantin'i dünya şampiyonu yaptı, yetmedi İtalya'nın ortalama takımlarından biri olan Napoli'yi şampiyon yaptı. Bugün takımına bu kadar etki eden başka bir oyuncu daha var mı? Hiç şüphe yok ki tek başına bir takımı şampiyon yapabilen tek adamdı o... Bu yüzden de adı futbol tarihine tüm zamanların en yetenekli ve en iyi oyucusu,10 değil "1 numarası" olarak geçecek. [page_end]
ALİ
ECE
MARADONA MI MESSİ Mİ?
Dünya tarihinde futbolda iki ayrı kez transfer rekoru kıran tek futbolcu Diego Armando Maradona. Messi ıse Barcelona'dan ayrılmadığı ve %99.9 hiç ayrılmayacak gibi gözüktüğü için aşırı endüstriyel futbol çağında "Her şey paradan ibaret" diyenler İiçin beş para etmez bir tartışma. Maradona, 1982'de Boca Juniors'tan Barcelona'da 5 milyon Pound bonservis bedeli karşılığı transfer olduktan sonra 2 yıl boyunca formasını giydiği Katalan ekibinde tek bir 11. lig şampiyonluğu dahi yaşayamadı. Messi ise 11 yıldır formasını giydiği Barcelona'da şimdiden 7 kez İspanya Ligi şampiyonu oldu.
Tarihin gelmiş geçmiş en büyük 5 futbolcusundan 2'sini % karşılaştırmaya çalışırken aşırı endüstriyel futbolun bir diğer ezberi "1. olursan her şeysin, 2. olursan hiçbir şeysin" direkt taca çıkıyor. Üstelik de Stoke City'nin es efsane uzun taçlarını atan Rory Delap'ın kullanacağı kadar uzun bir taç... Bayağı geriye doğru gidip bayağı uzağa atacağımız bir taç...
EN YENİ
MARADONA
Maradona,1982'de Barcelona'ya geldiğinde Barcelona 1961-1982
arasındaki son 21 yılda sadece 2 kez İspanya La Liga şampiyonu
olabilmişti. Avrupa'nın kulüpler arasında düzenlenen en büyük
kupası Şampiyonlar Liginin o zamanki versiyonu Şampiyon Kulüpler
Kupası'nı ilk kez kazanmasına daha 10 yıl kadar uzun bir süre
vardı. Messi'nin Barcelona A takımında ilk kez forma giydiği
2004'ten önceki 11 yılda ise Barcelona tam 7 kez İspanya La Liga
şampiyonu olmuştu. Maradona, açılış maçının Nou Camp'ta oynandığı
ve Arjantin'in bir önceki Dünya Kupası şampiyonu olarak sahneye
çıktığı İspanya'da düzenlenen 1982 Dünya Kupası'ndan hemen sonra
Barcelona forması giymeye başlayacakt1.1982 Dünya Kupası'na katılan
24 takımın kadrolarında yer alan 526(*) futbolcudan sadece 4 tanesi
o esnada Barcelona forması giyiyordu. Messi'nin Barcelona'da dünya
futbolunun zirvesine çıktığı, o esnada Arjantin teknik direktörü
Maradona olduğu için "En Yeni Maradona"
ilan edildiği 2010 Dunya Kupası finalini İspanya kazanıp şampiyon
olurken ise o gece İspanya formasını terleten 14 oyuncudan 7'si o
esnada Barcelona'nın sözleşmeli oyuncusuydu. Sonradan oyuna
girenlerden Fabregas da Barcelona altyapısında yetişmiş ve kısa
süre sonra tekrar yetiştiği yuvaya dönüş yapacaktı.
Uzatmalar sonucu 2. olan Hollanda'da o final gecesinde forma giyen Van Bommel ve Gio Van Bronckhost'un o finalden 4 yıl önce Xavi'nin takım arkadaşı olarak 2006 Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmalarını ve 2010 Dünya Kupası'nda şampiyon İspanya kadrosu dışında başka takımların kadrolarında o esnada Barcelona'nın sözleşmeli futbolcusu olan 6 oyuncu daha olduğunu da haydi "illa Messi-Maradona"cılar için ofsayt diyerek saymazdan gelelim! Ne de olsa 1982 Dünya Kupası sırasında neredeyse tüm liglerde yabancı oyuncu sınırı vardı çünkü o zamanlar. Avrupa Birliği dediğimiz organizasyon kömür ve çelik ticaret birliğinden ibaretti. Futbolculara serbest dolaşım hakkını kazandıran Bosman daha profesyonel futbola bile başlamamıştı. Ancak o zamanki yani Maradona'nın forma giydiği Barcelona ile şimdilerde Messi'nin giydiği Barcelona arasındaki fark Messi-Maradona karşılaştırmasında en az 10 metre bariz ofsayt sayılacak kadar büyüktü. 1982 model Barcelona, bir nevi 2015 model Liverpool gibi bir takımdı.
"Barcelona için her şeyimi
feda ederim"
Parlak geçmişini mumla arayan, parlak bir gelecek için bazen çok da
düşünmeden para harcayan. Sevenlerine yaşattığı tüm hayal
kırıklıklarına rağmen halen popüler ama son tahlilde kötü
yönetilerek cüceleştirilen bir dev. Bilakis Maradona gelir gelmez
önce Barcelona hocası Udo Lattek'le sabah 6'da uyandırılıp sağlık
topuyla kondisyon idmanı yaptırılma konulu büyük bir tartışma
yaşadı. Arjantin'i 1978'de şampiyon yapan Menotti, Maradona'ya özel
olarak getirildi ancak sorun Nou Camp zeminine sığmayacak kadar
büyüktü. Yıllarca "Barcelona için her şeyimi feda ederim, ettim;
servet harcadım, hayatımı verdim" diyen başkan Nunez ile
Maradona'nın anlaşması imkânsıza yakındı. Bizzat yıllar sonra Bernd
Schuster, Beşiktaş teknik direktörüyken bu satırların yazarına
başkan Nunez, Maradona ile ona Breitner'in jübilesine gitmelerine
izin vermediği ve pasaportlarına el koyduğu için Barcelona
müzesinde tarihi bir kupayı başkana tepki olarak nasıl hızla buz
ettiklerini anlatacaktı! Maradona kramponlarıyla farklı bir hikaye
anlatacaktı. Önce 1984'te Napoli'ye gidip 2. kez dünya transfer
rekorunu kıracaktı. Gitmeden bir Athletic maçında daha önce
bacağının kırılmasının hesabını (Cantona'nın uçan tekmesinin bile
en fazla sivrisinek vızıltısı olarak kalacağı uçan tekme ve
Muhammed Ali yumrukları atarak) çok fena soracak ve adeta
Barcelona'dan bir an önce gitmek için tarihin en vicdansız
Maradona'sını dünyaya izletecekti. Peki, Messi'yi herhangi birine
vururken hayal edebiliyor musunuz? Ben Ghandi'yi, Mandela'yı bile
"Yeter be" derken hayal edebiliyorum ama
Messi'yi meşru müdafaa yaparken bile düşünemiyorum!
MESSİ, PAVAROTTİ; MARADONA
İSE JİMİ HENDRİX
Messi, dünyanın en iyi futbol altyapısında yetişti. Daha doğrusu
1974-1996 arasındaki 22 yılda Avrupa futbolundaki altyapı
devriminin Federer ve Djokoviç'i olan Ajax ve Borussia
Mönchengladbach'ın hocalarını ve futbolcularını (Rinus Michels,
Johan Cruyff, Van Gaal-Weisweller, Udo Lattek, Simonsen vs vs)
dünyanın parasını verip transfer ede ede ders alan Barcelona, bu 2
kulüpten farklı olarak çok daha fazla sermaye gücü harcayarak aşırı
endüstriyel futbol çağının en verimli altyapısını inşa etti. Messi,
Barcelona altyapısında son model eğitim ile yetişirken
Cruyff-Guardiola-Xavi-Luis Enrique sihirli dikdörtgendeki
olağanüstü mirasla hem gelişti, hem de mirası geliştirdi. Maradona
ise Boca Juniors'tan Barcelona'ya sırf kulübüne para kazandırmak ve
ailesini artık çamur deryası içindeki gecekondudan kurtarmak için
transfer olmuştu.(") Belki de o yüzden ekonomik açıdan Italya'nın
güneyiyle karşılaştınnca medeni ve zengin ötesi olan Barcelona
şehrinde yapamadığını daha zayıf bir takım olan Napoli'de
başaracaktı. Messi asla Maradona'nın yaptığı doping, uyuşturucu
gibi hataları yapmadı. Büyük ihtimalle Messi ölene kadar sigara
dahi içmeyecek ama tam da böyle olması için yetiştirildi. Müzisyen
olsalar Messi, Pavarotti; Maradona ise Jimi Hendrix olurdu. Messi,
Apollon; Maradona ise Diyonysos'in futbolcu versiyonu değil de ne
ki?