Takım kötü futbol oynuyor olabilir,
düzelir.
Transfer yapılmamış olabilir,
yapılır.
Aykut Kocaman’ın sistemi ve kendisi
beğenilmiyor olabilir, sistemi de kendisi de değişir.
Aziz Yıldırım başarılı olsa da
diktatörlüğü kulübe zarar veriyor olabilir, yerine başkası
gelir.
Taraftar değişmeyecek tek unsurdur.
Taraftarlar tribünde her zaman olmaya devam edecektir. Taraftar
olmadan ne kulüp olur, ne transfer olur, ne Başkanın forsu olur, ne
de hocan medyatik olur. Bir kulübü kulüp yapan
taraftardır. Fenerbahçe taraftarları en zor günde bile tek
yumruk olmuştur. En zor süreçleri başarı ile geçmiştir. Şu an ise
birbirine düşen taraftarları görünce üzülmemek elde değil.
Fenerbahçe taraftarlarının bu durumuna içten içe gülenler, 3 Temmuz
sürecinde Uefa ile kontak halinde olup Fenerbahçe’nin önünü
kesenler kahkahalara boğuluyordur. Ekranlarda Fenerbahçe’yi şikeci
ilan edenlerin omuzları kabarıyordur.
Bende bir Fenerbahçe’li olarak
;
Takımın transfer
politikasını beğenmiyorum. Araştırma konusunda hiçbir
uğraş verildiğini düşünmüyorum. Kötü sonuçların ardından
transferlerle taraftarın kandırıldığını düşünüyorum. Verilen
sözlerin tutulmadığını düşünüyorum.
Aziz Yıldırım’ın fevri
kararlarının diğer yöneticileri küstürdüğünü düşünüyorum.
Aziz Başkan ile ters düşenlerin kulüpten uzaklaştırıldığını
düşünüyorum. Tesisleşmelerin kulübe olduğu kadar kendisine de fayda
sağladığını düşünüyorum. Elbette onları yöneticilerin şirketleri
yaptı.
Aykut Kocaman’ın futbol
sistemini beğenmiyorum. Benim sistemim bu değil deyip Daum
gittikten sonra sistem değiştirememesine bende kızıyorum. Yan pas
ve geri pas yapan oyuncuları gördüğümde bende kahroluyorum.
Hepimizin farklı konularda
şikayetleri elbette vardır. Tüm bunların zamanı vardır. Taraftarlar
birbirleri ile kavga etme aşamasına geldiyse iş sıkıntıya girmiş
demektir. Hepiniz Sarı Lacivertli Fenerbahçe armalı formayı giyip
nasıl birbirinize savaş ilan edersiniz. Genç
Fenerbahçeliler diye ayrı bir baş çekmek ne demek? Fenerbahçe
taraftarı tektir. Genç, yaşlı, erkek, bayan diye bir ayırım
olamaz. Bu gruplaşmalar takıma her zaman zarar
vermiştir.
Takımı protesto edeceksen maç
bittikten sonra medeni bir şekilde onlara gereken mücadeleyi
vermedikleri hissettirirsin.
Yönetimi protesto edeceksen yine
maç sonunda ya da maç içerisinde sessizliğe bürünerek protesto
edersin.
Gerekirse stada gelmezsin
mesaj verirsin. Ben olmazsam ürün satamazsın, bilet satamazsın, Lig
Tv gelirlerin düşer diye uyarırsın.
Sen gider takımın karşılandığı
alanda taraftar olarak birbirine girersen nerede Fenerbahçe
taraftarının büyüklüğü?
Siz değil misiniz en zor
günlerde takıma sahip çıkan!
Siz değil misiniz başkanı
sevseniz de sevmeseniz de süreçte başkana destek olan!
Siz değil misiniz Aykut
Kocaman’ı beğenseniz de beğenmeseniz de her anlamda destek
veren!
Ne değişti? Takım karşılama
alanında kavga etmek ancak birlik beraberliği bozar. Gruplaşmalar
ayrılığı getirir. En çok zararı yine takım görür.
Gelin bunlara son verelim.
İçerideki ilk maçta tribünleri
tıklım tıklım dolduralım.
Eski günlerimize geri dönelim.
Şükrü Saraçoğlu stadyumunu
rakiplere cehenneme çevirelim. Rakip oyunculara korku salalım.
Takıma öyle tezahürat yapalım ki
kendilerini mücadele etmek zorunda hissetsinler.
Bunu yapmıştık, yeniden
yapabiliriz.