Bu yıl bazı maçlarda beğendiğimiz
bazı maçlarda ise yerdiğimiz bir Fenerbahçe var. Fenerbahçe
kapasitesi çok yüksek bir takım. Bu takımın Teknik Direktörü, bu
kapasitesi yüksek oyuncuları doğru şekilde yönlendirerek en yüksek
verimi almaya çalışmalıdır. Kendisini ön plana çıkarma adına hamle
yapan bu takımda barınamaz.
Fenerbahçe’nin geride kalan 9
haftada pas ve isabetli pasları, şutları ve ortaları ile
şampiyonluğu ne kadar istediği ortadadır. Son maçta bu istatistik
koşu mesafelerine de yansıdı. 114 km mesafeye çıkan
Fenerbahçe’de Hasan Ali Kaldırım 12354 metre ile rekor
kırdı. Caner’in olmadığı bu hafta Hasan Ali’nin bu
performansı Fenerbahçe adına büyük kazanç olmuştur.
Takımın bu kadar istekli olması,
rakibine şut ama imkânı bile vermemesi taraftarın da takdirini
kazanmıştır. Takımı sahada harika futbol oynarken tribünlerin ikiye
bölünmesi tek kelime ile saçmalıktır.
Siz Fenerbahçeli misiniz? Yoksa
Aziz Yıldırımcılar veya Anti Aziz Yıldırımcılar mısınız? Takım
sahada sezonun en iyi futbolunu oynuyor tribünlerde
“Yönetim istifa” diye bağırıyorlar. Karşı tarafta
cevap veriyor “ooo Aziz Yıldırım” diye atışmaya
giriyorlar. Önceliğiniz her zaman Fenerbahçe olmalıdır. Herkes
hakkını yasal çerçeveler içerisinde aramalıdır. Sloganla yönetim
değiştirme, sokağa çıkma ile hükümet devirme dönemleri bitti artık.
Aziz Yıldırım’ı sportif anlamda bende sevmiyorum. Sürekli takımla
içli dışlı olması, Volkan ve Emre gibi oyuncular vasıtası ile
gözdağı vermesi kurumsallıktan çok uzak bir görüntü çiziyor.
Tesisleşme ve Marka konusunda da ne kadar takdir etsek azdır. Genel
olarak değerlendirme yaparsak ise Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
Başkanı Aziz Yıldırım olmamalı diye düşünüyorum. Tüm kulüpleri
Fenerbahçe’ye düşman eden bir başkan var.
Fenerbahçe bu yıl dördüncü yıldız
için savaşıyor. Futbolcular sahada ellerinden gelenin en iyisini
yapmaya çalışıyor. Bu performanslarını tüm maçlara yaymaları
gerekmektedir. İki maç oynayıp iki maç yatmakla şampiyon olamazlar.
Takım hangi sistemde iyi oynuyorsa o sistemde devam etmelidir.
İsmail hoca kendi sistemimi oynatacağım diye ısrar etmemelidir.
Ersun Yanal’ın hücum anlayışı ve Aykut Kocaman’ın kaliteli
pas ısrarı bu takıma çok şey kattı. İsmail hocada bunun kaymağını
yemelidir.
Diego’nun bu haftaki performansı da
dikkatlerden kaçmadı. Benim bildiğim Diego’nun oyun anlayışı budur.
İlk dönemlerde oynadığı futbol ile Rize maçında oynadığı futbol
arasında çok fark var. Bu şekilde oyuna hakim olduğu taktirde
Fenerbahçe ofansif anlamda çok can yakar. Emenike, Webo ve Sow gibi
gol yollarında etkili oyuncuların Diego’nun paslarını iyi
değerlendirmeleri ve Diego’nun pas atması için iyi koşular yapması
gerekiyor. Forvetler topu isterse pozisyon olur, toptan kaçarcasına
oynarlarsa asla olmaz. Galatasaray’da Burak neden çok ıslıklanıyor?
Çok gol kaçırdığı için… Aslında Galatasaray’da en çok çalışan Burak
Yılmaz’dır. Net pozisyonlarda görevini yapıp kaçmıyor, her topa
koşuyor, mücadele ediyor, hiç vuramamak yerine topun dışarıya gitme
ihtimalini göze alarak vuruyor. Elbette bir Drogba değil ama
Galatasaray onun değerini bilmelidir. Fenebahçe’de de forvetler
isteksiz olduğunda pozisyon olmuyor. Forvetler istekli olduğunda 2
kaçırıyorlarsa 3 atıyorlar. Taraftar mücadele eden bir Fenerbahçe
istiyor. Kimse skora bakmıyor, yeter ki takımım mücadele etsin
diyor.
Son olarak
Fenerbahçe’de Mehmet Topal’ı ayrıca tebrik etmek istiyorum. Oyunun
her iki yönünde de çok iyi oynuyor. Bazen stoper mevkiine geçiyor
ama orada da görevini iyi yapıyor. Mehmet Topal’ın katkısını ve
mücadele azmini alkışlıyorum.