Öncelikle yazılarıma bu kadar ara
verme nedenimi belirterek başlamak istiyorum. Hayattan sevdiğiniz
değerlere sağlıklıyken ve hayattayken sahip çıkın. Hayatın ne kadar
kısa olduğunu ve her an her şeyin olabileceğini lütfen unutmayın.
Normal bir iş gününün sonunda 7 Eylül 2012 tarihinde aniden
rahatsızlandım ve 25 gün hastanede yattım. Nöroloji servisinde
geçen 25 gün elbette insanı bunaltıyor. Hastalık hastası ediyor.
Hastanede sağlık derdine düşünce insan her şeyden uzaklaşıyor. Ben
hastane sürecimde stresten uzak durmam gerektiği için maçları
izleyemedim. İyi ki de izlememişim. Fenerbahçe o süreçte galibiyet
alamadı. Sorunların içinde boğuştu durdu. Fakat ben yine de hastane
odasında Fenerbahçe eşofmanlarımdan vazgeçmedim. Allah kimseye
vermesin çünkü çok zormuş. Beyaz önlük fobisi oluştu artık. Bazen
bizlerde futbol için, tuttuğumuz takımlar için birbirimizi kıracak,
incitecek şakalar yapıp bazen işi abartıp başka boyutlara
çekiyoruz. Şunu belirteyim ki değmez. Hayat kısa ve bizler bu kısa
süreyi en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Hastanede kaldığım süre
içerisinde beni arayan ve ziyaret eden tüm dostlarıma çok teşekkür
ederim.
Alex meselesine gelince Alex benim
için Fenerbahçe’de harika işler yapmış, bugüne kadar gelen en
kaliteli yabancı oyuncudur. Kim olursa olsun yine de Fenerbahçe’nin
üstünde değildir. Anelka, Hojdonk, Ortega, Kezman, Rapaiç, Baliç
gibi oyuncular nasılsa Alex’de öyledir. Kalite anlamında
söylemiyorum. Hepsi Fenerbahçe’ye hizmet etmiş marka
isimler olmalarına rağmen gerçek marka ve değerin Fenerbahçe
olduğunu unutmamamız gerekir. Başkanı sev sevme, Alex’i sev sevme,
Aykut hocayı sev sevme ama sarı lacivert renklerin Fenerbahçe’ye
ait olduğunu asla unutma!
Alex hak ettiği şekilde uğurlanacak
ve taraftar tarafından unutulmayacaktır. Heykeli dikilmeyi hak
etmiştir. Attığı goller ve yaşadığı şampiyonluklar onun kariyerinde
yer alacaktır. Bunların hepsini Fenerbahçe için yapmıştır.
Taraftar onu Fenerbahçe’li olduğu
için sevmiştir.
İyi bir aile babası diye
sevmiştir.
Türkiye’yi benimsediği için
sevmiştir.
Çocuklarının Türkçe konuşmasından
dolayı sevmiştir.
Her ne kadar Aziz Yıldırım
saha dışındaki Alex’e kefil değilim dese de ben de tam tersine saha
dışındaki Alex’i sevdim. Saha içerisinde iyi işler çıkarsa
da benim hayalimdeki sistemde Alex hiçbir zaman olamadı.
Yaşadığı ve yaşattıkları için
kendisine de teşekkür ederim. Taraftarlarımıza da bu konuyu uzatıp
birbirlerini daha fazla kırmamalarını tavsiye ederim. Fenerbahçeli
bir başka Fenerbahçeliyi kırmamalı. Özellikle kendi iç meselesi
olan bir konuyu büyüterek başkalarının bu konuyu kullanmasına hiç
müsaade etmemeli. Kendisini televizyoncu sayan ve program yaptığını
iddia eden kişiler bu konuyu ekranlardan hiç düşürmedi. Haber
kanalları bile gündeme dair birçok önemli konu olmasına rağmen Alex
olayını haberlerin ilk sırasından verdi. Bunları göre göre bunu
uzatmadan Alex’i hep birlikte uğurlayarak 3 Temmuz sürecini
hatırlayarak kapatmalıyız.
https://twitter.com/muhmed83