YAZARLAR

Şikede 'gerçek kişi ve tüzel kişi' ayrı olmamalı

Şikede 'gerçek kişi ve tüzel kişi' ayrı olmamalı

Nurettin Özgenç
Nurettin Özgenç[email protected]
Trabzonspor'un 'futbola siyaset karıştı' diyerek UEFA'ya yaptığı başvuru zevahiri kurtarmaktır. Elbette hak aramak için tüm hukuki yollar hangi düzeyde olursa olsun denenmelidir. Ancak UEFA'ya başvuru olumlu lakin geç kalınmış bir girişimdir.

Bordo-Mavili Kulüp tarafından UEFA'ya gönderilen yazıda TFF'nin adaleti uygulamadığına dikkat çekilerek siyasilere de üstü kapalı eleştiri getirilmiş. Trabzonspor'un, UEFA'ya yaptığı "Sonucundan çok umutluyuz" dediği başvurudan bir şey çıkmaz. Bu girişim zevahiri kurtarmaktır.

Camia içerisinden kulüp yönetimine yapılan yoğun baskı ve tepkilere karşın bu sözler bazı kesimlerin şu kritik günlerde gazını almak için Başbakan Erdoğan'ın 'Kişilerle kurumlar ayırmalı' sözüne atfen Trabzonspor yöneticileri UEFA'ya gönderdikleri dilekçede "....UEFA Kongresi'nde Türk politikacıları tarafından kamuoyunun dikkatine sunulmuştur." şeklinde üstü kapalı olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir nevi siyasete müdahalesine atıf yapılmış.

Keza Başbakan Erdoğan, UEFA'nın 36. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, özetle; "açıkçası futbol endüstrisinin, futbol ticaretinin, reklamın, paranın, finansmanın, spor ruhunun önüne geçmesini engellemek zorunda olduklarından futbolu, bir sanat, bir gösteri sanatı olarak muhafaza etmek, futbolu, barışın, dayanışmanın aracı olarak korumak ve gelecek nesillere aktarmak zorunda olduklarına değinerek suçların şahsiliği ilkesinden hareketle kim olursa olsun, bu şikeyi ve suçu kim işlemişse, cezaların caydırıcılığından hareketle en büyük cezayı alması en önemli adımdır ve bunun yapılması lazım." demişti.

Hakeza bendenizde bu konuya vurgu yaparak ve önerinin yanlışlığına dikkat çekerek Türkiye'de siyasetin, daha doğrusu iktidarın futbola ve federasyona müdahalesi konusunda müteaddit defalar değinmiştim.

Bunların en başında kişiler ile kurumlar ayrılmalı hususuna vurgu yaparak spor ile siyaset aynı görülmemeli demiştim. Çünkü siyaset ile spor aynı şey değildir. Siyasette yapılan bir eylemden veya açıklamadan suç teşkili doğarsa doğal olarak tüzel kişilik değil, eylemde ve söylemde bulunan cezalandırılmalı. Lakin sporda yapılan illegal bir girişimden yani şike ve teşvik gibi hallerde eylemi yapan da tüzel kişilikte sorumlu tutulmalı.

Nitekim şahıs ya da şahıslar, şahsi menfaatleri için maç manipülasyonu yapıyorlarsa ceza şahıslara verilir. Ancak yetkili ve sorumlu kişiler takımların kazanması için maç manipülasyonu yapıyorsa kulüpler bundan vareste tutulamaz.

Kaldı ki, 22 Mart 2012'de İstanbul'daki UEFA Kongresi'nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan spor literatürüne geçen o ifadeleri bizzat kullanıp şike sürecini değerlendirirken, "Gerçek kişilerle tüzel kişileri birbirinden ayırmak gerekir. Kişilerin işlediği suçlardan kurumlar ceza alırsa milyonlarca sempatizanı cezalandırılmış olur. Gerekirse kişilere en ağır cezalar verilmeli" demişti.

Şahsen bende Nurettin Özgenç olarak bu konuda ısrarla diyorum ki; "Kişilerle kurumlar ayrılmalı" ifadesi siyasette karşılığı olabilir ama spor'da bir karşılığı yoktur.

Şike ve teşvikte kişilerle kurumlar ayrı tutulamaz

Esasen siyaset kurumu bağımsız kalmalı şike konusunun içinde olmamalı. Ayrıca tüzel kişilik anlamında siyasi partiler ile spor kulüpleri aynı değildir. Siyasi partiler açısından "tüzel kişiler cezalandırılmamalı. Gerçek kişiler cezalandırılmalı" şeklinde savunma yapılabilir ama spor kulüpleri açısından bakıldığında durum aynı değildir.

Öneri sahiplerince "Tüzel kişileri cezalandırdığınız zaman, o tüzel kişiliğe gönül veren binlerce, onbinlerce, milyonlarca insanı cezalandırıyorsunuz" deniliyor ama hak ve adaletin gözetilmediğinde ve suç işleyene ceza verilmediği zamanda da bir o kadar da insanın mağdur edildiği ve hakkının yenildiğinin de bilinmesinde fayda var. Ayrıca bir kulübe gönül vermek başka bir şey adil olmak başka bir şeydir.

Zira, siyasi parti yöneticilerinin suç teşkil eden bir durumda tüzel kişiliğe bir etkisi olmayacaktır. Fakat kulüp yöneticilerinin şike ile maç kazandığında dolayısıyla puanlar kulübün kar hanesine yazılmaktadır. Ve elde edilen haksız puanlar tüzel kişiliğin menfaatine olmuştur. Bu durum asla görmezden gelinemez, gelinmemeli de.

Yorumlar
TREND HABERLER